Türkiye’de siyaset belki de yakın tarihin en kritik virajına girmişken, çevremizdeki çatışmalar da hız kesmeden devam ediyor. Kuşkusuz Türkiye’nin yakın gelecekte nasıl bir siyasi mimariye sahip olacağı sorusu, kendi etrafındaki çatışmaların seyrini belirleyecek kadar önemli.
Ankara, birbiri ardına önemli konuklar ağırlıyor. Ama son dönemin belki de en önemli konuğu Irak Bölgesel Kürt Yönetimi lideri Mesut Barzani oldu. Biz kendi içimizde yeterince farkında olamasak bile Türkiye’nin Irak Kürtleriyle yakaladığı bahar havası, bölgede birilerini ciddi ölçüde rahatsız ediyor.
Bu yakınlaşmanın sıradan bir enerji işbirliği veya daha dar anlamda bir petrol alışverişi olduğunu düşünenler kesinlikle yanılıyor. Ankara, gerek kendi içinde, gerekse yakın coğrafyasında Kürtlerle kader arkadaşı olmayı dünyaya ilan ettiğinden bu yana işlerin seyri değişti.
Mesela Irak’ın kuzeyinde bağımsız bir Kürt oluşumunun, Türkiye’yi bölmeye dönük olduğunu düşünenler, bu gelişmenin Ankara’nın gücünü artırdığını görünce çok farklı arayışlara girdiler. Irak Kürtlerini İran’ın baskısı altında kontrol etmekten tutun da, yeniden Bağdat’la barıştırmaya kadar bir dizi arayıştan bahsediyorum. Tam da bu nedenle Tahran-Bağdat hattı hayli hareketli. Yine aynı nedenlerle Irak Kürtleri, Ankara’yla bu kadar yakın olmanın ağır bedeli olabileceği yönünde tehdit ediliyor.
***
Giderek hız kazanan cumhurbaşkanlığı seçimleri, tüm bu arayışların ve alternatif politikaların geleceğini de belirleyecek. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ilk turda cumhurbaşkanı olması, sadece ülkemiz siyasetinde değil, Irak, Suriye ve daha geniş bir alanda Filistin’i doğrudan etkileyecek sonuçlar üretecek.
Türkiye yakın bir gelecekte siyasetini ve mutlaka ekonomik modelini yeniden kurmaya hazırlanıyor. Bu modelde pek çok siyasetçi ve temsil ettikleri anlayış tasfiye olacak. Yakın bir tarihte siyasetin olmazsa olmazı diye gördüğümüz isimleri kısa bir süre sonra hatırlamayacağız bile.
Bu yenilenme sürecini yönetecek aktör yine Tayyip Erdoğan. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sonuçları, kuvvetle muhtemel bizi hızla erken seçim kulvarına sokacak ve bahsettiğim yenilenme önemli ölçüde burada gerçekleşecek.
Bölgemizdeki gelişmeler, çatışmalar, yeni ittifaklar kadar, geçmişten bu yana devam eden kimi yapıların ve anlayışların da hızla gözden geçirileceği, pek çoğunun geride bırakılacağı bir döneme giriyoruz. Soğuk Savaş artığı anlayışlardan tutun da, bunun ülke içindeki yeni yorumlarına kadar pek çok yapı ve zihniyete bu dönemde yer olmayacak.
Erdoğan’ın siyaseti yenileme ve daha geniş bir ifadeyle yeni siyasi-ekonomik mimariyi oluşturma kabiliyeti, 30 Mart yerel seçimlerinde çok sert biçimde sınandı. Buradaki sürpriz ittifakları kararlı ve keskin bir üslupla parçaladı Erdoğan. Şimdi önüne o dönemdekileri de içine alan, ancak çok daha farklı kesimlerin de katıldığı yeni bir ittifak çıkıyor.
10 Ağustos’ta bu ittifakı da sandıkta yendiği takdirde Erdoğan, çoğumuzun beklentilerinin aksine partide dengeleri yeniden kurmayı ve kararlı biçimde daha büyük sorunların çözümüne yönelmeyi başaracak.
Bu yeni ittifakın ‘tanıdık’ kesimler ve isimler üzerinden şekillenmesine kendimizi alıştıralım. Bugün yanınızda görünen, hatta sizin için kendisini yerden yere atan bir isim ya da kesim, yarın beklenmedik biçimde saf değiştirebilir.
En ilginç olan da bu tür saf değiştirmelerin beklenenin aksine Erdoğan’ın elini güçlendirme ihtimali. Siyaseti yenilemekte kararlıysanız, saf değiştirenler sizin yenilik hamlenizi sadece haklı ve güçlü kılar.