Şubat ayının başından itibaren, hâlâ zindanlarda devam eden 28 Şubat mağduriyetlerinin giderilmesine mâtuf notları sizlerle paylaşıyorum. Aslında giderilmesi çok kolay olan mağduriyetler, başta ideolojik bağnazlık olmak üzere ilgisizlik ve dünyevî bir getirisinin-götürüsünün olmaması sebebiyle 20 yıldır sürüyor.
Mezkûr yazılarımda teoriden çok birebir yaşadığımız mevzuları yazmaya gayret ettim. 3 yıl önce, bünyesinde bulunduğum Kökler Derneği, köhnemiş adalet saraylarının dehlizlerinde şeytanın unutturduğu 28 Şubat dosyalarını tekrar gün yüzüne çıkarma kararı aldığı günden beri yollardayız. Yüzlerce etkili ve yetkiliyle görüştük. Cezaevi ziyaretleri yaptık. Artık nemden ufalanmaya başlamış binlerce sayfalık daktilo yazılı kâğıtları okumağa gayret ettik. İşkenceyle ve avukatsız alınan ifâdeler zindanlara atılan Müslüman Anadolu’nun evlatlarını zindanlardan çıkarmaya azmettik.
Bizleri baştan savmak için söylenen eften püften bahanelere, sinirlensek de güldük! Kaba eti için koltuk derdine düşmüşlerin kibirlerini, kendilerine acıyarak sinemizde karşıladık!..
“Ülkede hukuk herkese ayrı ayrı mı uygulanıyor; Ergenekoncuları FETÖ’cüler yargıladı Yargıtay’da kesinleşmiş kararı bozdurup beraat ettirdiniz ve bir de yüksek meblağlarda tazminat ödediniz” dediğimizde sıfatımıza mânâsız mânâsız bakanlara, sırf adalet yerini bulsun diye tahammül ettik!
Daha neler neler…
Ergenekon davasında da gördük, istenilirse Yargıtay’da kesinleşmiş dosyalar bile tersyüz edilebilir. 28 Şubat dosyalarındaki hukuksuzluklara imza atan veya devam etmesine sebep olan imzalara baktığımızda FETÖ’cülerin de imzası var. “Selâm Tevhid davası” olarak bilinen kumpas nedeniyle yargılanan Fethullahçı Terör Örgütü’ne mensup 54 hâkim ve savcıdan 32’sinde, örgütün gizli haberleşme ağı ByLock çıktığı tespit edilmiş. İşte bu 32 ismin çoğunluğu bahsi geçen imzaların sahipleri. Sırf bu karineden bile dosyalar yeniden ele alınmak üzere açılmalı ve zindandakiler tahliye edilmeli. Hukuk bunu gerektiriyor ama gelin de anlatın etkili ve yetkililere. Yukarıda da yazdım, dünyevî bir getirisinin-götürüsünün olmadığı şeyle uğraşacakları vakitleri yok beylerin…
Bize söylenen şu: “Davalarınızla FETÖcüler arasında bağlantı kurun”. Bu lakırdıyı edenler, FETÖ’cülerin Ergenekonculara hukuksuzluk yaptıklarını ama 28 Şubat davalarında adalet terazisinden şaşmadıklarını iddia etmiş oluyorlar! Oldukça cesur bir iddia!.. Oysaki Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun yazdığı “Kurul yazısında” FETÖ, “örgütlü olarak yargı içerisinde yuvalanan, kendinden olmayan herkesi düşman kabul edip kullanamadığı kişileri de düşman sayan, örgüte boyun eğmeyenleri ve farklı düşünen herkesi düşman görüp hedef hâline getirerek yargı kararları ile emniyet operasyonlarının hedefi haline getiren…suç faili veya masum olduğuna bakılmaksızın birçok kişiyi yargı eliyle mağdur eden” bir terör örgütü olarak tanımlanıyor.
Ne yani, işbu terör örgütü sadece Ergenekoncuları mı kendilerine düşman bilip mağdur etti! Buna inanmamız beklenmesin. Kaldı ki, FETÖ’cülerin, kendilerinin ifsad faaliyetlerini 30 yıl evvelinden görüp fâş edenlere neler yaptıklarını biliyoruz. Ergenekoncularla bir olup, düşman gördükleri Müslümanların namuslarına varana kadar iftira attıklarını, medya yoluyla linç kampanyaları düzenlediklerini unutmadık. Bunları yapanların yargıyı kullanmadıklarını düşünmek saflık olur!
Biz saf değil oldukça tecrübeliyiz; Saf’a ve kulağının üzerine yatanları görebilecek kadar!..