Ankara’da Gençlerbirliği karşısına kırmızı formalı bir takım adamlar çıkıyor. Fikstüre bakınca bu kırmızı formalı adamların Galatasaray olduğunu varsayıyorsunuz. Ama bu benim ya da sizin bildiğiniz Galatasaray değil. Bu sadece kırmızı formalı adamlar.
Düşünün geçen sezon Galatasaray ne kadar kupa varsa hepsini almıştı. Bu sezonsa ne kadar kupa varsa hepsini teker teker veriyor. Geride bir tek Türkiye Kupası kaldı. Onun da ne olacağını göreceğiz yakında.
Sarı-Kırmızılılar, Orhan Atik diye birini getirdi takımın başına. Orhan Atik alt yapıda teknik direktör. Ama bir tane A takımında oynayan futbolcusu yok. Bunu anlamak ve arkasından da bu adamı buraya getirmek için insanın futbola teğet dahi geçmemiş olması gerekiyor. Buradaki bütün suç kriz yönetimi becerisinden uzak başkan Dursun Özbek’tir. Galatasaray büyük bir ihtimalle önümüzdeki sezon Avrupa’ya gidemeyecek. Böylece de cezasını çekemeyecek ve ceza bir sonraki sezona devredecek. Ancak başkan, Galatasaray’ın içini böylesine boşaltmasaydı, özgün bir forvet alsaydı bu takım gelecek sezon Avrupa’ya giderdi.
Bundan böyle Galatasaray’ı düzeltmek hem çok zaman alır hem de çok para. Bir yıl ceza çekmekle UEFA Mali Fair-Play’den yakanızı kurtarmış sayılmazsınız. Yani kalkıp da sağa sola milyonlar savurup takımı futbolcuyla dolduramazsınız. Onun için temkinli davranıp yavaş yavaş eski gücünüze ulaşmanız gerekecek.
Sezon başında eğer iyi transfer yapsaydınız, takımı baştan aşağıya yenilemek zorunda kalmazdınız. Ama bunun için yönetici olmak gerekir, futboldan anlamak şart. Ne yazık ki siz topun görünce karakola teslim ediyorsunuz, bomba diye..
Kimse Mali Genel Kurul’da Dursun Özbek yönetiminin ibra edilmemesini beklemesin. Çünkü akıllı bir propagandayla Ünal Aysal tek suçlu ilan edildi. Dursun Özbek ise “Enkazı kaldırmaya uğraşan fedakar lisenin özverili evladı” ilan edildi. Gerçeğe bakarsanız, eğer Ünal Aysal’a çelme takmak yerine sonuna kadar destek olsaydınız, Galatasaray bugün bir çok şeyin üstesinden gelmişti. Mali Fair-Play’den de cezayı yememişti.