Slogan çalışmaları bir kurumun, organizasyonun ve/veya etkinliğin muhtasarıdır.
Cümlelerle ifade edilecek olan eylemin muhteviyatını bazen tek bir sloganda bulabilirsiniz.
Bu konuda çok başarılı firmalar, örgütler, oluşumlar vardır. Bu başarı çoğu zaman viral haline gelir ve insanların diline pelesenk olur. Kimi zaman da kavramlaşarak felsefi ve ilmi çalışmalarda dahi kullanılarak uzunca anlatılması gerekenler tek cümleyle aydınlatılır.
Bizdeki tam karşılığı icazdır.
Sloganlar hedef kitlenin sosyolojik, psikolojik ve dahi demografik analizi yapıldıktan sonra söylemi ve eylemi kuvvetlendirmek için kullanılır.
Sarf edilmiş bu veciz/slogan ulaştığı yerde, toplumda, sektörde ve dahi medeniyet perspektifinde bir imaj oluşturur.
Merak uyandıran, kısa ve öz, telaffuzu ve hatırlanması kolay, şaşırtıcı ve eğlenceli bir slogan; ikna eder ve güven verir, hatta sizi referans olduğu şeyin savunucusu dahi yapar.
Bu bağlamda yazımızın başlığına yıllar öncesinde bir süt firması tarafından kullanılan bir sloganı aldık.
"Sadece sütten" diyen bir süt firması ne demek ister? Zaten süt satmıyor mu?
Birincisi eldeki ürünün tek kelimeyle süt olduğunu anlayabiliyorsunuz. Akabinde katışıksız ve saf olduğunu niteleyen bir algı zihinde uyanıyor.
Rakiplerine seviye sınırlarını aşarak sataşmak yerine, "biz onlar gibi değiliz" imajını net bir şekilde ortaya çıkarıyor.
Süt ürünü, kahir ekseriyette, gıda tüketim pazarında güven problemini üzerinde barındırabilen bir ürün. Bal gibi. Slogan; katkı maddesi, su, vb.nin olmadığı bir saflık ve duruluktan bahsediyor.
Sağıldığı şekliyle size servis ediliyor; kolaylığını, imajını, güvenini ve itibarını hemen kokluyorsunuz.
Seçim sathı mailindeyiz; bir slogan bu şekilde yine ön plana çıkıyor: "Sadece İstanbul!"
Aynı sütte olduğu gibi, "Sadece İstanbul" diyenin kastı aşırı ihmalle temayüz eden bir dönemden sonra doğrusu isabetli bir tercih.
Şehremini dediğimiz de kast ettiğimiz şeyi mündemiç bir ifade "sadece İstanbul".
Son beş yılda elinde yaşadığı ruhuna ecnebi kadronun ilgisizliğinden, ihmalden, kayıtsızlıktan, vb. içkin-aşkın beklentilerden yorulmuş İstanbul'u; sımsıkı saran, kucaklayan, sahiplenen bir ifade.
İstanbul, dünyadaki çoğu devletten büyük bir nüfusa sahip olarak, bir mega kent, bizim medeniyetimizin de küresel tecrübesi İstanbul'dan dünyaya sunuldu.
İstanbul'un bu mahiyetini bilecek çapta, vukufiyette, olgunlukta bir kadroyu iş başına getirmek için, her ne kadar siyasetle aramızda mesafe olmasına özen göstersek de doğru olduğuna inandığımız bir tavır sergiledik ve kendimizi bu hafta ziyadesiyle namluya sürdük.
Karınca kaderince elimizden geleni yapmaya çalıştık. Hayırlı bir sonucu Allah'ın takdirine bırakarak kulluk bilincimizin açtığı gündemlere odaklanıyoruz.
Bu bahisle yaklaşık altı aydır dünyadaki zulüm sisteminin insaniyeti infilak ettiren yürürlükteki halinin dehşetli örneğinin sergilendiği Gazze'mize, Kudüs'ümüze, Filistin'imize odaklanmaya devam edelim.
"Sadece Gazze".
Sadece Gazze, Filistin, Doğu Türkistan ve sadece Kudüs...
İşin doğrusu Kudüs tam özgürlüğüyle Ayasofya gibi bizim olacaksa İstanbul'un tam olarak bizim olması işimizi kolaylaştıracak.
Gazze konusunda dile getirilmedik bir acı kalmadı. Buna rağmen İngiliz-Siyonizm Gazze'deki zulmünü artırarak devam ettiriyor.
Ne demeli, nasıl demeli; zorlanıyoruz!
Ancak Gazze konusunda yapılmakta olanlarla çözümün yakın olduğunu maalesef söyleyemiyoruz!
Gazze cehennemi yaşıyor, can çekişiyor; yok oluyor!
Yeni şeyler denemek lazım.
Gönül ister ki bütün Filistin'i, kozmopolitliğine rağmen, bir manga eratla idare edebilecek güce erişmek nasip olsun.
Ama bunun için önce Filistin'in kurtulması, sonra kurulması, sonra korunması gerek. İşte bu nasıl olacak?
Tavsiyemizle oluşan "temas grubu" ne yapmaktadır, bilmiyoruz?
İİT ne yapmaktadır, bilmiyoruz?
Kudüs, Gazze, Filistin konusunda kamuoyu duyarlılığımızın yeniden canlanması için, muradımıza erişip seçimlerimizin "sadece İstanbul" diyen kadroya emanet edilmesiyle gündemimizin aslına dönmesini niyaz ediyoruz.
Ancak basına yansıyanları görebiliyoruz. Eminiz ki ülkemiz, eminiz ki Cumhurbaşkanı Erdoğan elinden geleni yapmaya devam ediyordur.
Fakat biz kamuoyu olarak daha çok ne yapabiliriz?
Pazartesi'den itibaren ibadet aşkıyla bu konuya dipdiri dönmek istiyoruz.
Gazze İstanbul'un kardeşi, Kudüs ruhudur.
İstanbul şehreminini bulsun, inşallah Gazze'nin, Kudüs'ün şehreminini de biz belirleyelim.
Sadece Gazze, sadece İstanbul...