Hadi tarihi tahrif ediyorlar da, nasıl oluyor da günü farklı yaşatıyorlar?
Merak etmeyin meramımı anlatacağım...
Saddam Hüseyin’i Irak’ın başından göndermek için kullanılan en ciddi suçlama neydi? Irak’ın elinde kitle imha silâhları bulunması, değil mi? Evet, öyleydi. Saddam başına geleceği hesapladığı için, devrilmeden yaklaşık on yıl kadar önce, “Elimizdeki bütün kirli silâhları, bombaları yok edin; onları üretmek için kurduğumuz tesisleri de yerle bir edin” talimatı vermişti...
Koalisyon başkentlerinden, “Irak’ın ölümcül silâhları var, kimyasal silâh üretiyor, zaten Halepçe’de Kürtler üzerinde kullanmadı mı?” türü açıklamalar geldiğinde, Saddam’ın sözcüleri, “Yok öyle bir şey” cevabını veriyorlardı.
Etrafına güven telkin eden nâdir politikacılardan, eski asker Colin Powell, BM Güvenlik Konseyi önüne çıkıp “Saddam’ın elinde hareketli biyolojik silâhlar var” cümlelerinin de içinde yer aldığı bir konuşma yapınca... Bütün dünya ABD’nin iddiasını gerçek, Saddam’ın yalanlamasını aldatmaca sandı.
Powell, yıllar sonra kaleme aldığı ‘Benim İçin İşe Yaradı’ (‘It Worked For Me’) başlığını uygun gördüğü anılarında,“Hayatım boyunca o lekeyi alnımda taşıyacağım” diyor ve ekliyor: “Elime tutuşturulan verilerin çarpıtılmış olduğunu hissetmeliydim; içgüdülerim beni yanılttı...”
Bir şaşkınlığını da şöyle dillendiriyor Powell: “Konuşmamın hazırlığı uzun sürdü; hazırlık sırasında bir tek kişi bile çıkıp verilerin yanlış olduğunu söylemedi; ama orada bulunanlardan bazısı, sonradan yayımladıkları anılarında, benim hatalı kanıtlara çabucak kandığımdan şoke olduklarını yazdılar...”
Colin Powell’a göre, “İşte kanıtlar” diye eline tutuşturulan kandırmaca olmasaymış, Irak’a savaş açılması mümkün olmazmış...
Eski olayı bu denli uzun anlatmamın sebebi belli: Irak’a savaş açma gerekçesi olarak kullanılan ve gerçeği bulunmayınca uydurulan ‘kitle imha silâhı’ (KİS) varlığı, Suriye söz konusu olduğunda hiç mi hiç telâffuz edilmiyor... Suriye rejiminin iki yıl içerisinde tam dört defa kimyasal silâh kullandığına dair iddialar dilden dile dolaştığı halde...
Ülkenin dört bir tarafında kimyasal silâh üretim tesisleri bulunduğu da biliniyor: Halep, Deyr-ez Zur’da al-Kibar, Al-Safir (‘Scud’ füzesi fırlatma rampası ile), Cerin, Hama, Hums, Lazkiye ve Palmira’da...
Ne oldu da, Irak için ‘savaş sebebi’ sayılan KİS’ler, Suriye için önemsiz hale geldi?
Aralarında çok sayıda çocuğun da bulunduğu Guta’daki sivil ölümlerin kimyasal silâh sonucu meydana geldiği iddiası var; iddianın gerçek olup olmadığını zaten Şam’da bulunan bir BM uzmanlar heyeti araştırıyor... “Efendim, böyle bir heyet Şam’dayken kimyasal silâh kullanacak kadar aptal mı Beşşar Esad” diyenler var... En son PYD lideri Salih Müslim’in ağzından duyduk bu soruyu...
Doğru. O kadar aptal değil Esad; hem de hiç değil... Aptal olmadığını, iki yılı aşkın bir süredir her türlü melâneti yaptığı halde ayakta kalabilmesinden de anlayabiliyoruz. Elinde kirli silâhlar olduğu koordinatlarına kadar biliniyor; ses çıkartılmıyor... Bu akıllılık değil mi?
İyi de, aptal değilse bu iddia ne?
Esad’ın askerleri kimyasal silâh kullanıyor, ama Batı’yı işkillendirmemek için sivillerden uzak yerlerde ve Özgür Suriye Ordusu ile diğer militan gruplara karşı... İki yılda en az dört kez kullandılar kimyasal silâhları...
Guta’da istemedikleri bir şey olmuşa benziyor; rüzgârın azizliğine uğramışlar... Çatıştıkları silâhlı muhaliflerin üzerine fırlattıkları kimyasal bombalar, rüzgâr ters esmeye başlayınca, biraz daha uzaktaki sivil mahallelerde etkisini hissettirmeye başlamış... Çocuklar, kadınlar ve diğer 1200 kadar sivil insan o yüzden hayatını kaybetmiş...
Irak’a savaş on yıl kadar önce ‘kimyasal’ yalanıyla başlatıldı; Suriye kimyasal kullanıyor, ama görmezden geliniyor... Tarihi tahrif edenler, artık günü farklı yaşatıyorlar...