Kim olduğunu yazmayayım, ancak musikimize gönül vermişyaşıileri sanatçılarımızdan biri, gözlerinden dökülen iki damla yaşeşliğinde, bana, "Böyle bir olaya tanık oldum ya, artık gam yemem"diye aktardıhislerini...
Tam 75 yıl önce devletin üzerinden elini çektiği Türk musikisiÇankaya Köşkü'nde yeniden dirilişini ilân etti; CumhurbaşkanıAbdullah Gülmusikimize gönül vermişgenişbir kitleyi devlet adına orada ağırladı. Bizler de tarihe tanıklık ettik...
Eksikliğini hissettiklerimiz herhalde gelemedikleri için orada yoktular; etrafıma baktım, 'Türk musikisi'denildiğinde akla ilk gelen isimler, sanatçılar, bilimadamları, yazarlar, musiki-dostlarıo gece Çankaya'daydılar.
'Cumhurbaşkanlığı'ön sıfatınıgururla isminin önüne yerleştiren Klasik Türk Müziği Korosu'nun (CKTMK) bu ilk konserini izlemeye mülki ve askeri erkân da gelmişti.
Salonun yarısınıİstanbullu musiki dostlarıoluşturuyordu.
Hayatımın her döneminde, müzik, önemli olmuştur. Özel ilgi gösterdiğim, öz musikimizin sevilmesine çaba sarf ettiğim son on yıl içerisinde bir nokta çok dikkatimi çekti: Başka hiçbir sebeple biraraya gelmeyecek, ortak ilgi alanıolmadığınısandığınız, farklıeğilim ve yaşgrubundan kimseler, "Gel, birlikte musikimizin muhteşem eserlerini dinleyelim"çağrısınıikiletmiyorlar...
Bizim fasıllara katılan ve sayılarıher seferinde 150'yi, yıllar içerisinde katılmışolanlarla yaklaşık 500'übulan 'dostlar' bunun en güzel örneği... Benim bile bazen "Aa, o da mıTürk musikisini seviyormuş?" şaşkınlığına düştüğüm oluyor, fasılda birlikte terennüm ettiğimiz yeni dostlara bakarak...
Fasılları, biraz da bu yüzden, Hayrettin Mumcu'nun sözlerine Gültekin Çeki'nin bestelediği 'Eski dostlar' şarkısıyla sonlandırmayıâdet haline getirdik.
O akşam bizim fasıl grubunun pek çok ismi de Çankaya'daki konsere çağrılıydı.
Herkeste bir heyecan, bir heyecan... Türkiye'nin 'Batılaşma'serüveni içerisinde Türk musikisi de 'engel' görülmüş, önce (1934) radyoda çalınmasıyasaklanmış, ardından İmparatorluk döneminde Saray'ın himayesinde altında bulunmuşRiyaset-i Cumhur İncesaz Heyeti'nin varlığına son verilmiş(Atatürk'ün ölümünütakiben, 1938'de)...
Duyulan heyecan, aslında hiçbir zaman ölmemiş, varlığınıdevlet himayesi olmaksızın da sürdürmüş, son yıllarda daha da artan bir ilgi görmeye başlamışTürk musikisinin yeniden devletin ihtimamına kavuşmasısebebiyle...
Neredeyse bütün davetliler, konser sonrasıverilen resepsiyonda, yanına kadar giderek, devlet adına yaptığıbu jesti sebebiyle, CumhurbaşkanıGül'e özel olarak teşekkür etti.
Musikimizin günümüzde ihyasıyolunda her gayretin yanında yer almışdeğerli müzikolog Mehmet GüntekinCKTMK'nun müdürlüğügörevini üstlenmiş. Koronun şefi de, ömrünümusikimize vakfetmişsanatçılardan M. Fatih Salgar...
Çankaya'daki ilk konser için, koro, Abdülkadir Meragi'den (d. 1353), Gazi Giray Han'dan (d. 1554), Hafız Post'tan (d. 1620), Itri'den (d. 1640), HacıSadullah Ağa'dan (ö. 1801), III. Sultan Selim'den (d. 1761), Dede Efendi'den (1778), HacıArif Bey'den (d. 1831), Rahmi Bey'den (d. 1865), Yesari Asım Arsoy'dan (d. 1896), Münir Nurettin Selçuk'tan (d. 1899) ve Emin Ongan'dan (d. 1906) birer eser hazırlamış, onlarısundular...
Koroda yer alan ses ve saz sanatçılarıkendi alanlarında ülkemizin iftihar kaynakları... Üçsolo şarkıyıçok takdir ettiğim Münip Utandı, Adnan Mungan ve Dilek Türkanseslendirdi.
'Nereden nereye geldik?'bilesiniz diye not düşüyorum: 12 Mart (1971) darbesi sonrasında Büyük Itri'yi anmak için düzenlenecek konserin CumhurbaşkanlığıKonser Salonu'nda verileceği öğrenilince, sesleri yüksek çıkan bir grup olayıprotestoya kalkışmış, bazıBatımüziği sanatçılarıkonsere sahip çıkan bakanıÇankaya'ya şikâyet etmişti...
Verilememişti o konser, biliyor musunuz?
"Tarihe tanıklık ettik"dedik birbirimize Çankaya Köşk'ünden çıkarken...