Bu aralar sabah kuşağında haber yapan arkadaşlara bir haller oldu. Biraz fazladan böbürlenme, biraz ana haberleri küçümseme hali ve tavrı dikkat çekiyor. Medyaradar internet sitesinde önce İrfan Değirmenci ardından da Seda Akgül’ün röportajlarını okudum.
Biraz şaşırmadım, biraz yavaş arkadaşlar deme ihtiyacı duydum ve ardından oturup bu yazıyı yazdım...
***
Önce seyirciye doğru bilgileri aktarayım. Sabah haber kuşaklarını hazırlayan arkadaşlar güne çok ama çok erken başlarlar, yaptıkları iş fedakarlık ister.
Ancak arkalarında kocaman bir haber merkezi yoktur. Bir gün önceden hazırlanan haberlerin dün-bugün’leri düzeltilir, gece çok önemli bir olay olursa onun üzerinde çalışılır ve son dakika bilgisi girmek gerekirse o yapılır.
Seyirciyle sosyal medya üzerinden haberleşerek daha interaktif bir bülten hazırladıkları, daha çok yorum yaptıkları doğru ama bu onlara ana haberleri aşağılama hakkı vermez.
Bir ana haber bülteninde 45 dakika içerisinde bir günün en önemli haberlerini bir mantık yapısı içinde verirsiniz ama sabah hem zaman daha boldur hem de yorum ya da popülizm yapma şansınız vardır. Ana haber kanalın kimliğidir zira ve disiplini sabah haberlerinden çok daha fazladır...
Mesela sabah yayınında yönetmenine ya da kameramanına takılabilir, şaka yapabilirsin ama ana haberde bunu yaptırmazlar adama zaten yapılmaması da gerekir...
***
Burada bir ayrım yapmazsam haksızlık etmiş olurum, İrfan Değirmenci aslında ısrarla ana haber sunmak istiyor, Seda Akgül ise haberden sıkıldığını söylüyor.
Ancak ikisinin de birleştikleri nokta ana haberlerle ilgili başarısızlık fikri, kendilerinin daha cesur olduğu düşüncesi. Ben de ısrarla diyorum ki ana haber bültenleri kanal kimliğidir, o yüzden sabah programlarından tamamen ayrıdır.
Durduk yerde böbürlenmenin ya da armutla elmayı kıyaslamanın hiç anlamı yok...