Haber Japonya'dan.
Japonya'nın en kuzeyde kalan noktalarından biri olan Hokkaido işlek bir yermiş zamanında. Nüfus daha gençken Kami-Şirataki Tren İstasyonu da aktif olarak kullanılırmış.
Zaman içinde nüfus yaşlandıkça tren istasyonunun kullanımı azalmış.
Durumu fark eden Japonya Demiryolları bir karar almaya hazırlanır. İstasyon kapatılacaktır. Tren artık bu istasyona uğramayacaktır.
Tam bu karar imzalayacakken o istasyonun şefinin de fikrini almaya karar verirler. İstasyon şefi "Sakın" der. "Sakın yapmayın. Bu köyden bir genç bu istasyonu kullanarak okula gidiyor. İstasyon kapanırsa okuluna gidemez."
Bütün planlar alt-üst olur. Tek bir öğrenci için bu kadar yüksek maliyete girmek akıl kârı mıdır?
Değildir elbet ama nasıl gidecektir kızcağız okula? Sorulur, öğrenilir, üç senesi vardır kızın okulunun bitmesine.
Karar verilir.
Zararına da olsa üç yıl boyunca o istasyon işletilecektir.
Hatta o derece; öyle ki...
Trenin istasyona geliş-gidiş saatleri de kızın okul saatlerine göre ayarlanır.
* * *
Bugün sabah bir uyandın ki Japon’sun.
Japonya Hokkaido’de yaşayan ve liseye giden tek liseli genç vardı ya, işte o sensin.
Bir tren istasyonu sırf sen okuluna gidebilesin diye çalışıyor.
Bir yönetim toplantısında önemli bir karar senin için durduruluyor.
Senin durumun konuşuluyor, hatta sen daha rahat okula gidebil diye yollar aranıyor.
Nasıl hissederdin?
Nasıl sarılırdın ondan sonra okuluna, işine?
Nasıl çalışırdın o okulu bitirdikten sonra ülken için?
Nasıl büyütürdün gelecekteki çocuklarını? Nasıl titrerdin üzerlerine?
Nasıl bir ciddiyetle yaşardın ondan sonra, bir düşünsene?
Koskoca devlet bir istasyonunu üç yıl sadece senin için çalıştırmış,
Nasıl önemli hissederdin, nasıl minnetle dolu olurdun, değil mi?
* * *
İşte bu duygu, işte bu his, adı her neyse bunun,
Bunu bulmalıyız, çocuklarımızı bu duyguyla doldurmalıyız.
Çocuklarımızı,
Komşumuzun çocuklarını,
Akrabalarımızın çocuklarını,
Sokakta top oynayanları,
Çocuk esirgeme kurumlarındaki çocukları,
Trakya’daki, Ege’deki, Karadeniz’deki, Doğu Anadolu’daki, Güneydoğu’daki çocukları.
Her çocuk, her genç “Ben bu ülke için önemliyim, bu ülke bana değer veriyor” diye büyümeli.
Tıpkı o Japon kız gibi…
* * *
“Türkiye’nin kime ihtiyacı var?” başlıklı yazım ve bu yazıda söylediğim “Türkiye’nin Bana İhtiyacı Var!” vurgusu çok yoğun ilgi gördü, bu yazıdan dolayı çok sayıda posta ve e-posta aldım. Hatta “Türkiye’nin Bana İhtiyacı Var” vurgusunun gençleri motive edecek, onlara ilham verecek bir projeye dönüşmesini isteyenler bile oldu. (Bu öneri üzerine de düşünüyoruz.)
Peki, var mısınız bugünden itibaren çevrenizde çalışanınız, stajyeriniz, öğrenciniz, komşunuzun çocuğu, yeğeniniz, kardeşiniz ya da kendi çocuğunuz; yani sizden daha genç kim varsa onun gözlerinin içine bakarak “Türkiye’nin Sana İhtiyacı Var” demeye?
Eğer yaparsanız sonuçlarını bana e-posta ile ( [email protected] ), twitter ile @omerekinci ve Facebook ile ( https://www.facebook.com/omerekincicom/ ) yazın, ben de paylaşayım.
İyi haftalar!