Başbakan’ın bugün açıklayacağı demokrasi paketini anlayabilmek için bugüne kadar gelen ezbercileri analiz etmeliyiz.. Pakette ne olduğunu bilmeden konuşmak kadar o konuşmalara birkaç kelam etmek de hak olsa gerek.
Kredi açmak, fırsat tanımak yerine “bilmeden konuşmak” çoğu kez bir kötümserliği, imhayı ve hepsinden önemlisi de önleyici bir yok etme tedbirini içeriyor. Analiz değil imha, tahmin değil mayınlama, fikir beyanı değil kuşatma... Türkiye pratiğinde bilmeden konuşmanın manası ve maksadı bunlardır.
Kimilerince, daha fikir ortaya atılır atılmaz vakit geçirmeden bunları ard arda yapmak bir politik alışkanlıktır.
Kürt meselesi onlardan sorulur!
Kimdir o kimileri?
Kürt sorununda çözüm safından konuşup gerçekte kendi önerilerinden başkasını çözüm olarak kabul etmeyen Türk-Kürt aydınları... Her kritik eşikte bu rolü oynadıkları görüldü ama bariz bir şekilde son çözüm sürecinde rol aldılar ve çözüm için can atan Kürtler’e özetle “Ucuza gidiyorsunuz “ kabilinden şaşırtmalar vermeyi alışkanlık haline getirdiler. Erdoğan bugün ne açıklarsa açıklasın; ister, Kürtçe’yi resmi dil ilan etsin ister federasyonu tartıştırsın asla tatmin olmayacaklardır. Paket açıklanır açıklanmaz ekranlara dikkat edin; en ateşli itirazcılar senelerdir “Kürt meselesi bizden sorulur” diyenler olacaktır.
Aynı hatta, kazanacakları iki-üç belediye için çözüm sürecini yakmaya hazır Kürt siyaset sınıfını da görmeye hazır olalım. TRT Şeş’e, üniversitelerde Kürtçe bölümlerine, ana dilde savunma hakkına vs. burun kıvıran bir siyasetten yapıcı iyimserlik beklemek hayal olur. Bugün de beklenmemeli...
Bu birbirine yakın iki grubun yanında Ulusalcı-Kemalist çizgisi yer alacaktır. CHP -ya da önce İşçi Partisi mi demeliyiz- ve diğerleri. İrili-ufaklı bütün marjinal ulusalcılar, söylemleri CHP tarafından merkez siyasete taşındığı için bugün daha güçlü bir itiraz sesi yükselteceklerdir. Derinlikleri yok ama avazları güçlü, malum.
Ve geleneksel olarak MHP’nin öfkesini de hesaba katalım. Ki, belki de içlerinden en sahici olanı bu olacaktır.
Şimdi...
CHP ve ulusalcı “akraba toplulukları”, MHP, Kürt siyasal elitleri ve illa da Kürtler’e racon kesen Türk aydınlardan müteşekkil itiraz hattı bugün kendini gösterecektir.
Mesele basit bir kavrayış
Pakette bir çoğu yıllardır bazen samimi olarak bazen de hükümeti sıkıştırmak adına savundukları yasal değişikler olmasına rağmen yetersiz bulacak, beğenmeyecekler. CHP’nin hak ve özgürlük alanının genişlemesi nedeniyle hem pakete karşı çıkacağını hem de yetersiz buluyormuş gibi yapacağını da tahmin etmek zor değil.
Fakat, bu çelişkili haller, bu sahte siyaset ve eksik Yeni Türkiye kavrayışı yine de mesele değildir. Türkiye’nin gerçek bir demokrasiyi değil de geleneksel güç odaklarının hakimiyetinde olmayı hak ettiğini düşünenleri büyütmeyelim. Öyle düşünmekten başka politik bir vizyonları olamaz. Son 10 yılın özeti de budur. Ama Türkiye, o eski düşünceye rağmen yenileniyor.
Şu gerçeği anlamayan Türkiye’yi anlayamaz ve demokrasi bahsinden mevzu açamaz:
Bırakın tek parti yıllarında olanları, sadece 12 Eylül’ün mevzuata döşediği mayınları temizlemek için bugünkü gibi daha birçok pakete ihtiyaç duyacağız. Bu ülkeyi otokrasiden demokrasiye, imtiyazlardan adil paylaşıma ve nihayet etnik hiyerarşiden eşitliğe taşımanın yolu 10 yıldır istikrarla birbirine eklenen halkaların artırmaktan geçiyor. Artacak da...
10 yıl önce Erdoğan’la pazarlık yapsaydık
İster bilerek konuşalım ister bilmeden, Başbakan’ı dinlerken hafızalarını zorlayıp son on yılı şöyle bir aklımızdan geçirelim. Erdoğan’la oturup bir liste üzerinde pazarlık yapsaydık 10 yılda yapılanların ne kadarını yolun başında listeye yazmayı hayal ederdik bir de onu düşünelim.
Bu ülkenin geri döndürülemez bir demokrasi vizyonu var; artık bütün konuşmalar o zemin üzerinden yükseliyor. Bilmeden paket sohbeti yapmanın keyfi de oradan geliyor.
Yaşanan onca demokratikleşme tecrübesinden sonra artık bu lüksümüz var. Nasıl olsa her paketin, yazılan her cümlenin bir tabuyu yıktığını ve ülkeyi bir adım ileriye götürdüğünü biliyoruz.
Nasıl olsa bunun üzerine ayrıca, hem kazanımları portföyümüze ekleyip, hem de Erdoğan’a surat asmak gibi bir alışkanlığımız var.
Bugün de saat 11’de ekran başına geçip bu imtiyazın keyfini çıkaralım!