Geçtiğimiz hafta Saakaşvili Azerbaycan’a sefer etti. Dönüşünde tedirginlik yaratacak açıklamada bulundu. Gürcistan Cumhurbaşkanı, Rusya’nın Gürcistan’da olduğu gibi Azerbaycan’da da hakimiyet değişikliği edeceğini belirten bu iddiayı tartışmaya açtı.
Rusya Putin’in 3.defa başkan seçilmesi ile imparatorluk hayallerini yeniden ortaya koydu. Kafkasya’daki tedirginliğinden yapmak istediği politik projelerden bunu açıktan belli ediyor. Gürcistan’da İvanaşvili’nin seçilmesi ile Saakaşvili aleyhinde propaganda ise çirkin gözükecek kadar dikkat çekmektedir. Rusya’nın Gürcistan’a sert tavrı İvanaşvili ile birlikte yumuşamaya bu yumuşamayı ise propaganda yapılacak kadar göstermesi ise hayli manidardır. Rusya’nın Azerbaycan hakimiyetinden rahatsızlık duyduğu batının özellikle ABD tandanslı politikaları bayağı Putin’i kızdırdığını söylememiz yanlış yorum olmaz. Putin Rusyası yeniden eski gücünü devreye sokma gayreti içerisindedir. Karabağ meselesinde harekete geçmesi bu sorunun çözülmesinde öncülük etmek çabası da bu tabloda düşündürücüdür. Rusya’nın Azerbaycan’a yönelik harekete geçtiği Azerbaycan iktidarına baskılar uyguladığı artık net gözükmektedir. Azerbaycan’dan konumunu belirle niteliğindeki beklentileri verilen mesajlardan anlamamız mümkündür.
***
Saakaşvili’nin Bakü’ye sefer ettikten sonra böyle bir beyanda bulunması ve önümüzdeki günlerde Türkiye’ye gideceğini ve bu hususta Ankara’da devlet büyükleri ile paylaşacağını da dile getirmesi meselenin ciddiliğine işaret ediyor.
Ayrıca Saakaşvili Gürcistan’ın toprak bütünü yeniden tehdit altındadır demesi dikkat çekti. Gürcistan’daki Azerbaycanlılar ve Ermenilerin toprak iddiasında bulunacağını ve özerklik isteyeceğinin de Rusya oyunu olduğunu ifade eden Saakaşvili’nin bu beyanları bir hayli tedirginlik nedeni oldu.
Azerbaycan muhalif partilerden bu konuda farklı yorumlar da çıktı. Bu yorumlara göre Saakaşvili’nin bu beyanı Azerbaycan iktidarı ile anlaşılarak gerçekleşmiştir.
Lakin Saakaşvili’nin bu mesajının altının boş olmadığı aşikardır. Rusya Saakaşvili’yi bitirmek için her durumu iyice kullandı ve kullanmaya devam ediyor. Niyeti bellidir. Rusya Saakaşvili’yi cezalandırmak için dolayısıyla iktidardan salmak için hareket halinde.
Saakaşvili’nin hakimiyet dönemini Gürcistan’ın demokratik ve rüşvetsiz dönemi olarak değerlendirmekte fayda vardır. Gürcistan Cumhurbaşkanının Rusya’dan korkmadan safını belirlemesini de doğru görmek ve bu anlamda Saakaşvili’yi takdir etmek doğru olurdu. Saakaşvili feryat ediyor besbelli. Feryadının nedeni Gürcistan’daki politik havanın değişmeye başlamasıdır. Kimseye sır değil ki Saakaşvili’nin gerçekleştirdiği GÜL veya KADİFE devrimi Gürcistan’ı Batıya net olarak yakınlaştırdı. NATO konusunda Gürcistan’ın tavrını kesin olarak ortaya koydu. ABD’nin projelerini açıktan destekledi. Tam bir BATI projesi olan Saakaşvili bugün yüksekten bir şeyler söylüyor. Durumun vahim olduğu Güney Kafkaslara yeniden Kuzeyin yani Rusya’nın sert rüzgarı estiği aşikar. Bunun farkına varmakta bu oyunun bozulması için gerekenin yapılması bölgenin yarını açısından önem arz ediyor. Türkiye’den beklentiler durmadan artıyor. Özellikle hep altını çizerek anlatmak istediğim anlamlı gerçeği Başbakan Erdoğan liderliğindeki Türkiye’nin varlığı birilerini tedirgin ettiği kadar birilerinin de gözlerini beklenti ile yola dikmiştir.
Kafkasya’nın geleceğini tarihsel boyutu dikkate alarak analiz etmemiz gerekiyor. Türkiye Avrasya coğrafyasında Rusya ile burun buruna hareket edeceğini bunun zorluklarını da hesaba kattığı için sabırlı tablo çizmektedir. Oysa Rusya’yı hafife almamakla birlikte aşırı tedirginlik de söz konusu olmamalıdır. Evet Rusya ciddi ve bir o kadar da tehlikeli devlettir. Ama bu Rusya bile anlıyor ki bu coğrafyada tek başına bir şeylere karar verip gerçekleştirmek pek mümkün gözükmüyor.
Türkiye Rusya içerisindeki tüm enstrümanlarını hem etnik hem de dini beraberliği olduğu kozlarını değerlendirmekte geç kalmamalıdır.
Rusya’nın Kafkaslardaki planlarının önüne geçecek esas lokomotifin Türkiye olduğunu dikkate alırsak bu durumu iyi kullanmakta yarar vardır. Rusya içerisinde etnik türk ve Müslümanlar özellikle tatar ve Azerbaycanlı nüfus iyi değerlendirilirse Türkiye’nin bu alanda hareket mekanizmasını belirlemek ciddi anlam arz edecektir. Rusya ister Gürcistan’da isterse de Azerbaycan’da bir şeylerin peşinde olduğu aşikardır. Bu sancılı sürecin neticesinin dönüşü olmayan yokuş olma ihtimali her geçen gün artmaktadır. Birilerinin menfaat alanımıza nüfus etmesine izin verdikten sonra bu alanı daraltmak pek kolay olmuyor. Tarih bize bu gerçeği göstermiştir.
Rusya cumhurbaşkanı Putin’in hayalinin Petro’nun vasiyetini gerçekleştirmek olduğunu dikkate alırsak Rusya’da bizzat Putin tarafından yeniden uyandırılan rus milliyetçiliği kavramının hayat bulmasını da göz önünde bulundurursak Rusya ile kavga ile değil geleceği hedefleyen stratejilerle baş etmenin doğru yol olduğunu anlıyoruz.
Bir ata sözü vardır Zeki düşünceye dalar- Deli nehre dalıp geçer. Rusya galiba ikinciye oynuyor. MALESEF...