Ankara'da muhabirlik yaptığım dönemde yakından takip ettiğim konulardan biriydi. Türkiye bölgesel gelişmeleri ve stratejik tehditleri göz önüne alarak hava savunma sistemi geliştirme adımı atmıştı. Ankara'nın temel hedefi savunma sistemini NATO üyesi bir ülkeyle -ortak- üretmekti. Teknoloji transferi en az ucuz fiyat kadar temel şartlardan biriydi. Ankara savunma alanında dışa bağımlı bir yapıyla artık yaşamak istemiyordu.
Bunun için 2010 yılında Türk Uzun Menzilli Bölge Hava ve Füze Savunma Sistemi ihalesine çıkıldı. İhaleye ABD, Rusya, Çin ve İtalya-Fransa ortaklığıyla dört firma girdi. Çinli CPMIEC dışındaki firmalar ortak üretime sıcak bakmıyordu. Aynı zamanda fiyat teklifleri de bir hayli yüksekti. Bu yüzden CPMIEC ile masaya oturuldu ancak Çinli firma da teknoloji transferi konusunda Ankara'nın taleplerini tam olarak karşılamayınca süreç 2015’te iptal edildi. Bu Ankara'nın ABD'ye bir şans daha verdiği anlamına geliyordu. ABD ile yeniden görüşüldü. Ancak savunma alanındaki çok stratejik bir konuda Türkiye'nin teknoloji transferi konusundaki talepleri reddedildi.
Bu hatırlatmayı S-400 savunma sistemine giden yolun kısa hikayesini anlatmak için yaptım. Nitekim başta Suriye olmak üzere bölgede yayılan istikrarsızlık ve müttefik olarak değerlendirilen ülkelerin terör örgütleriyle kurduğu sıcak ilişki Türkiye'yi elini çabuk tutmaya zorladı. Türkiye S-400 hava savunma sisteminin tedariki için Rusya ile masaya oturdu ve yapılan açıklamalara bakılırsa bu konuda Rusya ile mutabakat sağlandı. Başbakan Yıldırım nihai kararın 11 Eylül'de Savunma Sanayii İcra Komitesi toplantısında alınacağını açıkladı.
S-400 hava savunma sisteminin Türkiye'ye sağlayacağı birçok katkı var. En önemlisi bu sistem Türkiye’nin güvenlik açığını kapatacak ve önemli bir caydırıcı unsur rolü oynayacak. Bu caydırıcılığın sebebi sistemin gelişmiş özellikleri. Füzelerin 400 kilometre menzili, 30 kilometre irtifası bulunuyor. Savunma füzeleri aynı anda 36 hedefe kitlenebiliyor. Müzakereler sırasında Türk heyetinin S-400 test atışlarını yerinde izlediğini ve sisteme tam not verdiğini biliyorum.
Peki, S-400'ler Türkiye'ye ne zaman konuşlanacak? Bunu cevaplayabilmek için bazı soruların yanıtlarını bilmek gerekiyor. Rusya Türkiye'ye envanterindeki silahlardan mı verecek yoksa füzeler özel olarak mı üretilecek? Özel olarak üretilecekse bunun zaman alacağı söylenebilir. Üstelik S-400'ler Türkiye'ye konuşlandığı zaman bu füzelerin kontrolü Türk askerinde olacak. Bu yüzden personelin S-400 konusunda eğitime tabi tutulması gerekiyor. Bunun da zaman alacağını belirtebiliriz. Entegrasyon ve transfer unsurlarını da bunlara eklediğimizde Türkiye'nin 2019'a hava savunma sistemini güçlendirmiş bir şekilde gireceğini öngörebiliriz.
Bu meselenin bir de ABD boyutu var. Önümüzdeki dönemde Türkiye'de konuşlanacak S-400'lerin ABD ile kırılgan ilişkileri negatif etkileyeceğine yönelik değerlendirmeler yapılıyor. Oysa tam aksi bir tablo ile karşılaşacağız. Savunmada bağımsızlığı artan Türkiye için müttefikleriyle daha eşit bir ilişki kurma imkanı doğacak. Bunun özellikle ABD ile ilişkilere kısa vadede olmasa bile orta ya da uzun vadede pozitif yansıması bekleniyor. ABD'nin hava savunma konusunda caydırıcılık kazanmış bir Türkiye'yi örneğin PKK konusunda daha fazla rahatsız edecek adımlardan kaçınacağı öngörülüyor.
NOT: Sevgili okurlar.. Bu ilk yazıyla star.com.tr internet yazarları arasına katıldım. Nasib olursa perşembe günleri siz değerli okurlarımızla bu köşede buluşacağız. Yenilikçi hamlelerini dikkatle izlediğimiz Yusuf Özhan'ın tecrübeli yönetiminde büyük bir yol kateden star.com.tr ailesinin parçası olmaktan mutluluk ve gurur duyuyorum. Allah doğru yoldan ayırmasın.