Bugün Karadağ’la oynuyoruz. Eski Yugoslav ekolünün temel izlerini taşısa da; rakibimiz Avrupa futbolu standardına uyum sağlamakta zorlanan, küçük bir ülke olmanın sorunlarını yaşıyor. Bu yüzden, onlardan daha iyi/daha avantajlı/daha güçlü durumdayız. Futbol ekonomimiz, onlarla kıyaslanamayacak ölçüde, yüksek seviyelerde. Düşünün ki; ligimiz Avrupa’nın 6. büyük ekonomisine sahip... Bu yüzden kazanmamız gerekiyor. Bu da Sürpriz olmaz ve büyük bir başarı da sayılmaz.
Ama bizimkilerin dünü bugününe, anı anına, sabahı akşamına uymuyor. Neden iyi olduğu, neden kötü olduğunun sebepleri hep havada kalır. Şahane de olabilirler, rezil de olabilirler...
Genel bir stilimiz yoktur... Genel bir futbol anlayışımız yoktur... Sadece bize özel stratejik kimliğimiz yoktur... Bugün böyle, yarına Allahkerim havasındayız.
İyiyse, hep iyi kalmayabilir... Kötüyse, hep kötü kalmayabilir. Ama ne zaman iyi, ne zaman kötü olacağı asla anlaşılamaz. Rezil-rüsva da olabilir, mucize de yaratabilir.
Böyle dengesiz temeller üstüne oturtulmuş bir milli takımın, mantık sağlığı içinde analizi de yapılamaz. Rüzgar nereye savurursa, oraya sürükleniriz.
***
İtalya Seri A’da haftalardır manşetlere taşınan, ilgi odağı olan ve durmadan gol atan Cengiz Ünder’i ilk onbirde görmeyenler, feryada başlayınca; anında “Sakat olduğu” haberi ortaya çıktı. Sakatsa niye alıyorsun, yok riske atmak istemiyorsan; onca basın toplantısı yapıyorsun, bu konuda niye iki çift laf etmezsin... Millet eleştirmeye başlayınca, kendine mazeretler uyduruyorsun.
Lucescu, muhtemelen bugün Cengiz’i sahaya sürecektir. Samatha’nın sihirli değneği değdi de, anında sakatlığı mı geçti? Millet eleştiriyi basınca, ilkonbire alacak.
Her işimiz böyle pamuk ipliğine bağlı... Yapılması gerekeni, yapılması gereken zamanda değil; kafamıza dank ettiğinde yapmayı seven bir milletiz. Teknik direktörün Rumen olması bile, bu geleneği değiştiremiyor. Çünkü onu da bizim gibi düşünmeğe zorluyoruz.
Eşref saatimize denk düşerse, bugün kazanırız. Yok, “Bu hazırlık maçları da nereden çıkıyor” diye gene mızmızlanacaksak; sonuç Allah’a kalmış demektir.