Konya’da maçın hakimi rüzgardı. İlk yarıda ileriye atılmak istenen toplar çoğu kez havada asılı kaldı. Rüzgarı arkasına alan Konya, Galatasaray’ın üzerine gelmeye çalıştıysa da, iki kanattaki savunma oyuncuları Eboue ve Telles, ileri çıkmayarak, Semih ve Hakan Balta ile birlikte özellikle Hasan Kabze’nin başlattığı akınları kesmeyi başardılar. Bu arada Muslera da iki kritik pozisyonu yerinde çıkışlarla kurtardı.
Melo’nun kart cezalısı olması, Galatasaray orta sahasını hücuma çıkmakta etkisiz kıldı. Ama Selçuk geçmiş maçlara oranla dün akşam daha iyiydi. İyi pas dağıttı, ikili mücadelelerden de çoğunlukla galip çıktı.
Snejider’in serbest vuruştan Konya kalesine gönderdiği top direğin dibinden dışarı çıkarak Sarı-Kırmızılılar’ı bir golden etti. Maçın 30. dakikasında Sneijder bu kez kaleciyle karşı karşıya kaldı ama vurduğu topu kaleci kurtardı.
Sneijder, İstanbul’da daha farklı oynuyor. Hücuma çok daha fazla katkısı oluyor. 18 civarından kaleyi gördü mü şutlarn atıyor. Deplasmandaysa bu rolü üstlenmiyor; savunmaya daha fazla ağırlık veriyor.
Maçın ikinci yarısında Galatasaray rüzgarı arkasına da alarak Konya kalesine daha sık indi. Burak’ın kaçırdığı çok önemli pozisyonların bir değil birkaçı gol olabilirdi. Bu arada Mancini, Umut’u oyundan aldı; Berk İsmail’i sahaya sürdü. Berk İsmail’in Burak’a verdiği çok güzel bir pası ise Burak dışarı attı.
İkinci yarının son dakikalarında Galatasaray bütün hatlarıyla gol için yüklendi, ancak 3 puanı getirecek sayıyı bir türlü bulamadı. Hajroviç, Galatasaray’ın son kozu olarak sahaya girdi. Ama o da beraberliği bozamadı. Bu sırada Burak’ın da ceza sahası dışından çektiği sert şutta top üst direkten sahaya dönünce Galatasaray’ın bir gol umudu daha eridi.
Drogba’nın önemini bu maçta bir kez daha anladık. Sahada olması bile, rakip takımın savunmasını sürekli meşgul ettiğinden, diğer golcülere fırsatlar yaratıyor.
Fenerbahçe derbisinde Drogba’nın oynaması, Galatasaray’ın şansını çok arttırır.