Bu lafı Kılıçdaroğlu liderimiz Erdoğan’a yapılan alçak bir saldırı sonrasında etmişti.
Unutanlar için hatırlatalım...
Yıl: 2011. Yer: Artvin Hopa.
Başbakan Erdoğan’ın konvoyuna ve kendisine sol tandanslı terör örgütleri mensuplarınca müessif bir saldırı gerçekleştirilir.
Kılıçdaroğlu’nun tepkisi ne mi olur?
“Rüzgar eken fırtına biçer!” lafıyla derin bir memnuniyet izharı olur.
Liderimiz Erdoğan’ın bu söz üzerine kendisine verdiği cevap ibretamizdir:
“Sen bir yere miting yapmaya gidersen birileri sana bunu yaptığı zaman ben aynı şeyleri mi söyleyeceğim? Ama ben bu kadar edepsiz, bu kadar ahlaksız ve alçak değilim.”
Kılıçdaroğlu’nunki sadece bir nefret dili değil aynı zamanda şiddeti arkalama siyasetiydi.
Yıl: 2013. Yer: Nevşehir.
Başbakan Yardımcımız Bekir Bozdağ katıldığı Hacı Bektaş-ı Veli töreninde gözü dönmüş bir alçağın yumruklu saldırısına uğrar. Hem de Kılıçdaroğlu’nun gözü önünde.
Ne mi olur?
Bu olaydan sonra kürsüye konuşma için çağrılan Kılıçdaroğlu saldırıyı kınayan tek bir laf dahi etmez.
Yardımcılarından Umut Uran ise o alçak saldırgana hamilik yapar. Adeta alnından öperek kutlar.
Yıl: 2013. Yer: İstanbul Gezi Parkı.
Erdoğan düşmanlığı/nefreti üzerinden terör estiren vandallara Kılıçdaroğlu ve partisi arka çıkar.
Sokaktan iktidar devşirmeye çalışan terör örgütleri mensuplarının duvarlara yazdıkları sloganlarda ve taşıdıkları dövizlerde nasıl iğrenç bir Erdoğan nefretini açığa vurdukları görüldüğü halde hem onların terörüne hem de nefret diline arka çıkar.
“Tayyip Erdoğan nerdesin, Allah belanı versin!” biçiminde tweetler atarak hayasızca ve ahlaksızca bir nefret suçu sergileyen Kandil destekli militan solcu Canan Kaftancıoğlu’nu İstanbul il başkanlığıyla ödüllendirir.
Kılıçdaroğlu’nun siyaseten ödüllendirdiği Kaftancıoğlu’nun 15 Temmuz gecesi 23.01’de attığı şu tweet nasıl bir kindarlığın ve nefretin sahibi olduğunu gösterir:
“Tekbir getirerek boğaz keserek mi demokrasi mücadelesi verilir. İnandığınız Allah’ınız sizin de belanızı versin.”
Yıl: 2014. Yer: Manisa Soma.
Başbakan Erdoğan’ın Soma ziyareti CHP’nin yoldaşlık ilişkisi içinde olduğu malum terör örgütleri mensuplarınca şiddet gösterileriyle adeta cehenneme çevrilir.
Başbakan Erdoğan’a yönelik organizeli protestolar linç girişimine dönüştürülmek istenir.
Peki CHP medyası bu olayı nasıl verir?
İşte iki örnek:
“Tayyip’e Öfke!” (Sözcü)
“Soma’da Başbakan’a Büyük Protesto” (Cumhuriyet)
Sözcü’nün Erdoğan nefretini öne alan alçakça ve terbiyesizce başlığı o tarihte Manisa vekili olan şimdiki CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel’in ağzından şu sözlerle karşımıza çıkar: “Soma halkı gereken cevabı vermiştir.”
Örnekleri çoğaltmak mümkün. Ama anlayan için bu kadarı kafi.
***
Bütün bu örnekleri Kılıçdaroğlu’na yönelik şiddeti ama diyerek onaylamak için mi verdik? Asla! Kendilerini kurnaz ve akıllı zanneden bazı köşe yazarlarının bu örnekleri hatırlatmamızdan duydukları rahatsızlığı “şiddet ama denilerek kınanmaz!” denklemi içine sıkıştırarak içlerindeki Erdoğan nefretini nasıl üzerimize boca ettiklerini görmüyor değiliz.
Bizim ilkemiz de, tavrımız da gayet açıktır:
Bir: Demokratik ve barışçıl protestoları bir hak olarak görürüz.
İki: Şiddetin her türüne de karşı çıkarız. Kimden gelirse gelsin ve kime yapılırsa yapılsın şiddetin kendisini ama diyerek meşrulaştırmayız.
Nitekim olay duyulur duyulmaz parti sözcümüzün ve akabinde Cumhurbaşkanımızın verdiği tepki tam da bu ilkemize uygun olmuştur.
Lakin görüyorum ki birileri bu olay üzerinden bizi suçlu gibi göstermeye ve adeta olayın faili gibi suçlamaya çalışıyor.
İşte bu alçaklığa izin veremeyiz...
Oysa Erdoğan nefretini siyasete kimlerin taşıdığı ve şiddeti/terörü kimin arkaladığı apaçık ortada. Ne yani, Kılıçdaroğlu’na bir saldırı yapıldı diye bize yapılan hayasızca ve haksızca saldırılar karşısında sus-pus mu duracağız?