Bir şiirin içinde var mısınız? Bir şiirin içinde kendinizi görebilir misiniz? Şiirin hayatınızdaki yerini gösterebilir misiniz?
Bu soruların bende çok karşılığı var.
Şair sıfatını taşımadım. Yani şair değilim.
Ama şiirle alışverişim, şairlerin çoğundan ziyadedir.
Ne alırım şiirden? Ne veririm şiire?
Düz bir şey değildir ki hayat. Yani yazının diliyle söylersek, nesir değildir ki hayat.
‘Hayatım roman’ değildir, yoktur öyle bir şey. Öyle mucizevi bir şeydir ki hayat, kelimeleri çıldırtmadan onun anlamına yaklaşamazsınız.
Şiire nüfuz edebiliyorsan, kendine de nüfuz edersin. Budur şiirle alışveriş.
Nerden çıktı sabah sabah bu şiir bahsi?
Şiir denilince aklıma/aklımıza gelen ilk tasavvura uygun düşen bir zuhurattan değil. Ne romantizm, ne nostalji... Güncel bir olay, nükteli bir kıt’ayı hatırıma getirdi. Ve şiire biraz yaklaşmak istedim.
Gelin, şiirin içinden çıkalım ve ‘güncel’ dediğim olaya bakalım.
Bir bilgiye ulaştık biz.
2011 seçimleri öncesinde MHP’li vekillerin hedef alındığı kaset şantajında, emniyet ve yargıdaki ‘paralel yapılanma’nın parmağı olduğu bilgisine.
Bilginin doğru olup olmadığı önemliydi. Bunu, çeşitli kaynaklardan teyit ettirdik.
Evet, kaset şantajına maruz kalan vekillerden İhsan Barutçu hakkında bir dinleme ve teknik takip kararı vardı. Kaset şantajı, bu takipten kısa bir süre sonra yapılmıştı.
Şantajın ardından, Barutçu’nun Hürriyet’e, Radikal’e yaptığı açıklamalara baktık. Barutçu, “Bir tarikat, bir cemaat olabilir” diyordu, bu açıklamaları haberimize dahil ettik.
Barutçu’yla da görüştük. Barutçu, “Kasetler sızınca kapı kapı dolaştık, muhatap savcı bulamadık” dedi.
Bunu da yazdık.
Ertesi gün, Zaman’daki arkadaşlar, belli ki, bu haberin yalan olmasını temenni etmişler ve yalanlatmak için çalışmışlar.
Tabii, 17 Aralık sürecinin karakteri bu. ‘Ben yapmadım, ben öyle şey yapmam, ben harikayım’ diyeceksin bir taraftan. Bir taraftan da ‘öyle şey yapanlar’ı cansiperane savunacaksın.
O heyecanla, gitmişler Barutçu’ya, bizim haberi güya yalanlatmışlar.
Barutçu ‘ben paralel demedim’ demiş.
Bizim haberde de, ‘Barutçu paralel dedi’ yazmıyor zaten. Ama sen soruyu ‘paralel dedin mi’ diye sorarsan, o da haklı olarak ‘demedim’ diyecek.
Neyse, tekrar konuştu arkadaşlarımız Barutçu’yla. Sorun yok. Kendi cümlelerini doğruluyor ve sorunun içindeki yanıltma gayretini görüyor.
Tabii, Zaman’daki haber, kendince devam ediyor. Kocaman yazmış: “Star’ı bu kez Barutçu yalanladı.”
Allah Allah! Daha önce kim yalanlamıştı?
Öyle sallamışlar. Neyi yalanladı? Star ne yazdı da Barutçu yalanladı? Laf kalabalığına karıştır gitsin!
Neyse, oluyor böyle şeyler. Geçenlerde, -17 Aralık’ın karakterine uygun olarak- SGK’daki paralel kamyon yolsuzluğunu da büyük bir gayretle savundular. Yalan haber, malan haber diye bir kaç tane yazdılar. (Yine tipik, ifşa niteliğinde savunma haberleri. ‘Ben yapmıyorum’ deyip yapanları müdafaa vakası.) Tabii, yolsuzluk belgelendi. Elbette bu belgeler, bir rahatsızlık vermiştir. Mamafih, faydası da oldu, ses seda kesildi.
Dün, Barutçu hakkındaki dinleme kararının belgesini verdik. Tarihiyle, sayısıyla, imzasıyla, mühürüyle verdik. Bilmiyorum, yine ‘yalan’ diyebilecekler mi?
Arkadaşlar, üzgünüm, yalanlamaya çalıştığınız haberler doğru.
Golünüz geçerli, ama kendi kalenize attınız.
Hiç de şairane değil. Dümdüz bir kabalık. Hatta trajik. Çünkü, doğrulara yalan demek, yorucudur.
İyi ama, o şiir lafı neydi? Arzedeyim.
Bilirsiniz, eskiden lise edebiyat kitaplarında vardı. Şeyhülislam Yahya, bir şiirinde, Nef’i’yi överken, tatlı bir üslupla, ‘kafir’ kelimesini araya sıkıştırır. Der ki:
Şimdi hayl-i suhanverân içre
Nef’i mânendi var mı bir şâir
Sözleri Seb’a-yı Muallakadır
İmrül-Kays kendidir kâfir
Nef’i, Yahya Efendi’nin bu güzel kıt’asındaki ‘nükte’yi görür ve itiraf etmek lazım, daha nükteli bir kıt’ayla mukabele eder:
Bize kâfir demiş müftî efendi
Tutalım ben ana diyem Müselmân
Varılınca yarın rûz-ı cezâya
İkimiz de çıkarız anda yalan
Şimdi zaman manşet yapmış, ‘Star yalan söylüyor’ diye.
Ben kalksam ‘Zaman doğru söylüyor’ desem, yalan söylemiş olmaz mıyım?
Bunu yalanlatmak da zor. Nef’i’yi nereden bulacaklar şimdi.
Rüyada mı?