İdlib’de 8 kahraman vatan evladını şehit verdiğimiz saldırı sonrası bir defa daha bütün gözler Rusya’ya çevrildi. Zira İdlib’te yaşananların hesabı sorulacak iki majör aktör var; İran ve Rusya.. Biz de haklı olarak, böylesine alçakça bir saldırı sonrası rejimin köpekleri yerine onların sahibi olan Rusya’ya bakıyoruz. Ve baktığımızda görünen manzara şu; Astana çökmüştür..
***
Bizim İdlib okumamızdan çıkan Astana’nın çöktüğü tezi bir anda ABD’yi heyecanlandırdı kuşkusuz. Hiç yapmadığı kadar abartılı biçimde taziyede bulundu ve meşru müdafaa hakkımızı desteklediğini ilan etti. Neye karşı? 8 askerimizin şehit düştüğü saldırıya karşı. Arkadaş biz 1984’ten beri dolaylı olarak son 10 yıldır da doğrudan Amerikan mermisiyle ölüyoruz, kimse taziyede falan bulunmuyor .. Bugün PKK/YPG silahıyla, bombasıyla şehit olan askerimizin, polisimizin kanı kalleş ABD’nin elindedir.. Tıpkı İdlib’de şehit verdiğimimiz 8 vatan evladının kanının Rusya’nın elinde olduğu gibi.. Yani Rusya ne ise Türkiye için ABD de odur. Kimse bu son tabloya bakıp da, Türkiye için ; “..Rusya’dan kopar da ABD’ye yaklaşır..” diye hesap yapmasın.. Biz çok şükür kimin kim olduğunu iyi biliyoruz.. Düşmüşüz kendi derdimize. Herkes ne hali varsa görsün..
***
Peki Rusya’yla artık kavgada mıyız? Hayır, tıpkı ABD’yle kavgada olmadığımız gibi.. Ya da evet Rusya’yla elbette kavgadayız, tıpkı ABD’yle olduğu gibi..
***
Rusya’yla İdlib ve Libya’da ters düştüğümüz doğru. Ve arıza buradan kaynaklanıyor. Bu da Astana sürecinin çöktüğü algısını tahkim ediyor. Evet çöktü. Ve bu tarafları karşı karşıya getirebileceği gibi yeniden aynı masa etrafında da buluşturabilir. Köprüleri atmak yerine yeni bir Astana kurup daha rasyonel bir model üzerinden çalışabiliriz. Sonuçta yeni dış politika düzlemi, ülkeler arası ittifakı değil ülkeler arasında konu bazlı ittifakı zorluyor. Bugün bu yapılacak anlaşılan..