Moskova, ateşle oynamaya devam ediyor.
Rusya’nın kanlı Esad rejimini uluslararası izolasyondan çıkarma çabası, katliama ortaklıktan başka bir anlama gelmiyor günün sonunda.
İnsanlığa karşı yakın coğrafyamızda uygulanan zulmün suç ortağıdır Moskova yönetimi.
Rusya, Suriye krizini küresel ölçekte bir rant kapısı haline getirme yolunda hızla ilerlerken, karşı karşıya kalmak zorunda bırakılacağı ekonomik darbeyi gözardı ediyor gibi görünüyor.
Şu an için bölgesel satrançta, Rusya’nın hamlelerinin önü açık.
Washington’un Rusya’yı “üzmemek” adına geri adımlar attığına tanık oluyoruz.
Ya da kendilerince bir denge politikası izliyorlar.
Washington, uluslararası diplomasi sahnesine kurduğu yeni ilişkilerle etkileyici bir giriş yapan Tahran yönetimini de tamamen Moskova hattına bırakmak istemeyecektir kuşkusuz.
Ve tabi, ABD’nin seçim sathı mahaline girdiğini de es geçmemek gerekiyor. Belki de bölgesel gelişmelerde en önemli faktör yaklaşan ABD Başkanlık seçimleri.
Büyük kavgalara, insanlık ideallerine sarılmanın zamanı değil, ABD açısından baktığımız zaman. Daha yerel, daha güncel gündemleri var Amerikalı siyasetçilerin. Diplomasi ve siyasette süreklilik var, bunun da altını çizelim ama Suriye’de sürüp giden zulüm, hayatını kaybeden yüzbinler, göç etmek zorunda kalan milyonlar, küçük kağıt parçalarının üzerindeki bilgi notlarından ibaret Amerikalı yöneticiler için.
Rus yönetimi ise son Halep hamlesinde görüldüğü gibi adım attıkça daha fazla insanın ölümüne, daha fazla insanın göçe zorlanmasına yol açıyor. Rejim güçlerine verdiği destekle, Esad yönetimini reanimasyon servisinden çıkarıp, yoğun bakım ünitesine aldı Moskova. Bu gidişat sürerse, Esad yönetimi yakında normal servise çıkacak ve bir sonraki adım da hastaneden tam anlamıyla taburcu olması olacak.
Peki Rusya galebe mi çalıyor?
Ankara’nın Moskova ile yaşanan krizi aşma yönündeki bütün çabalarına rağmen, Rus lider Vladimir Putin’in ergen triplerine devam ederek, kendisine yapılan çağrılara cevap vermemesi Rusya’yı daha da çıkmaza sürüklüyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisiyle görüşme talebine yanıt vermeyerek, gerilim ve çatışma atmosferine yatırım yaptığını bir kez daha tescilledi Putin.
Kendi cephesine konjonktürel bir alan açıldığının ve bu alanın hareket kabiliyetinin de sınırları olduğunun altını çizelim. Ekonomik olarak Rusya’nın karşı karşıya bulunduğu darboğaz, önümüzdeki dönemde bölgesel güç dengelerini belirleyici unsurlardan olabilir. Moskova’nın eli kolu bağlanabilir.
Günün sonunda, Rusya’nın denklemi değiştirmesiyle, Cenevre görüşmeleri “topal ördek” statüsüne düştü, Halep tamamen kayıp kentler arasına girdi, yeni bir göç dalgası kapıda... Siviller ölmeye, Beşar Esad koltuğunda oturmaya devam ediyor.
Bu vebal, Rusya’ya yeter...
Ankara’nın stratejik müttefiki Washington’un da bu tablonun gereğini yapması gerekiyor.
Bölgesel krizleri, ABD’deki seçim takvimine endekslemek, insani açıdan bakıldığında telafi edilmesi zor sonuçlar doğurabilir.
Bunun yanı sıra, diplomatik zeminde farklı dosyalarda ibrenin Türkiye’den yana döneceği gelişmelere de hazır olmak gerekiyor. Hesaplar değişebilir...