Geçtiğimiz hafta Moskova'nın önemli eğlence merkezlerinden biri olan Crocus City de gerçekleşen vahşi terör saldırısı ile Rusya, son 20 senede ilk defa bu denli sarsıldı.
Masum insanlara acımasızca kıyıldı.
Görünürde ABD'nin kendisi tarafından kurulan İŞİD/DEAŞ terör örgütü kılıflı bir eylem görüntüsü verilse de, tüm detaylar Moskova'nın "fail kim" sorusuna açıktan işaret veren kanlı gün olduğu açıktır.
Eylemin tüm bileşenleri bize bir kaç niyetin bir arada olduğu terör saldırısı olduğunu göstermektedir.
Herkesin dikkatini çektiği gibi olaya "İslam dinini alet etme" gayreti açıktan gözüktü.
İŞİD görünümlü operasyonun "esas siparişçileri kimdir?" sorusu aslında gayeyi anlamamıza yardımcı olacaktır.
Teröristlerin kimliklerinin bilerek Tacikistan kökenli seçilmesi, teröristin birinin ilk ifadesinde 4 Mart'ta Türkiye'den Moskova'ya gelmesi, eğlence merkezinin Azerbaycan doğumlu iş adamı, ayrıca Azerbaycan Cumhurbaşkanı'nın eski dünürü Araz Agalarov'a ait olması da, olayın önceden planlanan siyasi mühendislik planlaması ile hazırlandığına işaret ediyor.
Terör saldırısını derhal kınayan, Rusya Devlet Başkanı'nı derhal arayan Azerbaycan, Tacikistan, Belarus, Kazakistan gibi eski ittifak ortağı devletlerin başkanları oldu. Bu liderlerin dayanışma niyeti kadar ayrıca etnik ve dini içerikli karışıklık yapma planlarına karşı da mesaj içerdiği de açıktır.
Çünkü bu terör saldırısı bir taraftan Rusya içinde Orta Asya, Kafkasya kökenli göçmenlere karşı itirazların çoğalması ve bu zeminde etnik nifakın devreye girmesi de hedefledi. Rusya için böyle bir zemin tehlikeli ve ciddi olumsuz sonuçlara kapı açacağı açık durumdur.
Başka taraftan, Ukrayna istikametinde askeri operasyon hazırlığında olan Putin'i iç kargaşayla baş başa bırakma niyetini de barındırabilir.
Teröristlerden birinin güzergâh olarak Türkiye'de bulunmuş olması, planlı bir tercihe işaret ediyor. Putin-Erdoğan arasındaki işbirliği, uzun zamandır küresel güçlerin sinir uçlarını zorluyor. Bu ilişkileri bozmak için azami çabalar harcandı, halen de harcanmaktadır.
Rusya derin devleti ve Başkan Putin, bunun farkında olduğu bilinen bir durum. Bu olayda bile, Batı'nın kurgusu istikametinde değil, kendi tespitleri doğrultusundaki verilere dayanarak hareket etmesi, Rusya Devleti'nin provokasyona gitmeyeceğini gösteriyor.
Rusya medyasında, İslam dinine ve Orta Asyalı çalışmaya gelenlere yönelik nefret dilinin pekişmesine karşın, doğru dil kullanılması, böyle bir kriz döneminde bile ayık kalındığının kanıtı. Teröristlerin kaçış güzergâhına bakıldığında, Ukrayna sınırında yakalanma olayı, Moskova'nın tezlerini güçlendiriyor. Ayrıca, tüm teröristlerin Moskova'da yakalanabilecekken, güvenlik kurumlarının birkaç teröristin kaçmak istediği yere kadar gitmesine izin verip tam sınırda yakalaması, Putin'in verilerinin doğruluğuna olan inancı güçlendiriyor. Tüm teröristler eylem günü bitmeden yakalandı. Şimdi asıl mesele, bu vahşi operasyonun arkasında kimin olduğu.
Putin'in ulusal konuşma metnine, konuşma üslubuna ve beden diline bakıldığında, her şeyin farkında olan kararlı bir lider görüyoruz. "Kim yaptıysa, teyit edip ağır bedel ödeteceğiz!" Bu cümleyi tekrarlayarak, bu olayın kırılma noktası olduğunu bize göstermiş oldu. Rusya'nın tarihinde pek çok kanlı terör eylemi oldu. Son 20 yılda ilk defa gerçekleşen bu olayın, Putin'in halkın desteği ile yeniden seçilmesi dönemine denk gelmesi dikkat çekici.
Bu olayın iç hesaplaşmaya yol açacağını düşünenler, Rusya yönetimi ile halkı arasında daha sıkı bir dayanışma göreceklerdir. Çünkü Rusya halkı, böyle vahim olaylarda düşmana karşı kenetlenmeyi beceren bir yapıya sahip. Peki, bu durum Rusya Devleti'ni, özellikle de Putin'i daha sert eylemlere yönlendirecek mi? Putin, süreci başından itibaren ölüm kalım süreci olarak tanımladı ve savaş halinde olduklarını ifade etti.
Bu nedenle, önceden planlanan yön değişmeyecek, bu olayın cevabını kesinlikle verecek ve halkına bunu gösterecektir.