Rusya, ABD’den gelen baskılara rağmen Ukrayna hedefine doğru hareket halinde. Zira yakın hedefi Kırım’la Rusya arasında kara yoluna kavuşmak.
Rusya kademe kademe ABD’nin Balkanlar’da, Orta Doğu’da şimdiye kadar yaptıklarını yapıyor. Ve Rusya’nın planlarının Ukrayna ile bitmeyeceği fikri giderek güçleniyor. Şimdilik zayıf gözüksede Azerbaycan, Rusya’nın esas hedefleri arasında. Özellikle Ermenistan üzerindeki tam hakimiyeti, Rusya’nın Dağlık Karabağ meselesinde Azerbaycan’a baskı unsuru olarak görülmelidir.
Azerbaycan toplumundaki karşılığını sorarsanız; epeyce “Rusya bölgeye gelsin” diyenler var. Bunun bir kaç nedeni mevcuttur.
Batının özellikle ABD’nin, Kafkasya politikalarının hayal kırıklığına yol açması, Rusyakarşıtlığının esas nedenlerinden. Toprakları işgal edilmiş Azerbaycan toplumunda, kendi iradesini bu sefer “ABD istemiyor diye gerçekleştiremiyor” kanaati var ve bu kamuoyunu olumsuz etkiliyor. Diğer taraftan Ermenistan’ın işgalci konumuna rağmen, halen dengeli politika üretmesi de kamuoyuna olumsuz yansımaktadır.
Rusya’da para kazanıp, memleketine gönderen ciddi sayıda Azerbaycan uyruklu vatandaşların mevcudiyeti de gözardı edilemez. Vizesiz ve sorunsuz bir şekilde eski Sovyet Cumhuriyetlerine giden vatandaşlara para kazanma imkanı tanıyan Rusya, tabanda daha etkili konuma geldi. İnsanlar ekmek için yurdundan giderken en az sorun yaşayacağı yeri seçiyor. Dolayısı ile Rusya, her zamanki gibi alt ve orta sınıfa hitap ediyor. Bu anahtar sınıf ciddi bir çoğunluğa sahiptir.
Rusya, Azerbaycan’a açıktan baskı yapmamakla birlikte, kendi aktörlerini de harekete geçirmektedir. Rusya yanlısı siyasi sesin, giderek daha yüksek çıktığı bir toplum haline gelen Azerbaycan için, bu göründüğü kadar kolay bir durum değil. Mesele her ne kadar rahatsızlık verici gözükmesede, olaya bir kaç yıl sonrasının perspektifi ile bakılmalı ve esas tabloyu orda bulmalıyız. O tablo ise pek içaçıcı gözükmemektedir. Zira Azerbaycan’ın yeniden Rusya güdümlü strateji içerisinde olma eğilimi, ciddi hem de çok ciddi tehlikedir. Rusya’nın Ukrayna rövanşının başarılı olması ise ayrıca psikolojik baskı yaratmıştır. Batı yaptırımlar ilan etse de,Obama Rusya konusunu BM Güvenlik Konseyi’ne çıkartsa da değişen bir şeyin olmayacağı aşikardır. Bu coğrafyada, en fazla söz hakkı olan Türkiye’nin yeni yol haritasına ihtiyaç duyulmaktadır.
Maalesef bölgede Türkiye eğilimi giderek azalmaktadır. Bunun nedenleri ile ilgili uzun uzun yazabilirim lakin bunun şimdi ne yeri, ne de zamanıdır. Ama size bir şeyi net söylemekte fayda görüyorum.“Türkiye halen bu coğrafyaya talip mi değil mi?” Bu soru doğru cevaplandırıldığında, resmi çizmek mümkün olacaktır. Maalesef sadece halkın gönlünde, sevgiyle anılmak meselenin çözümüne hizmet etmiyor. Sadece iş adamlarıyla da olmuyor. Okullarla hiç olmadı. Hatta Türk okullarının siyasi duruşu da olumsuz etkinin nedenlerindendir. Çünkü Türk okulları bile zenginlere hitap etti. Parası olmayanlar, bu okulların kapısını çalamadı. Elbette bazı istisnalar da oldu hatır için indirimler yapıldı. Ne acı değil mi?
Bu coğrafya boşlukları sevmez!
İran, Rusya, ABD, Avrupa, Suudi Arabistan, İsrail bile olduğu bu coğrafyada yok yok. Ama sadece Türkiye’nin ektiği fidanların boy vereceği ise bir gerçek. Mesele de bu. Türkiye hiç bugünkü kadar güçlü olmamıştır ve bu fırsatı değerlendirmekte geç kalınırsa tarihi hatayı tekrarlamış olacaktır. Şimdi en önemli şey, bir an önce Türkiye sevdalısı halkın elinden tutmak ve gerçek sevdalıyla taklitçilerin arasındakı farkı göstermektir. Türkiye olmadan bu coğrafyada bir şey tasarlamak mümkün değildir. Doğru! Lakin mesele artık o değil. Mesele, gerçekleşecek senaryoyu kim yazacak sorusudur. Kim yazsa, Türkiye’siz yazamayacak. Ama en büyük dilek, senaryonun sadece Türkiye’ye ait olmasıdır!