Rusya, ‘kıta devlet’lerdendir, üzerinde bulunduğu kıtanın tamamına hâkim olmak ister. Nitekim 19. yüzyıldan bu yana Rusya, tüm Avrasya üzerinde, Atlantik’ten Pasifik’e, Kuzey Kutbu’ndan Akdeniz’e ve Hint Okyanusu’na kadar hâkimiyet arayışına girmiştir. Rusya, doğrudan işgal edemediği bölgelerde ise nüfuzunu arttırmayı bir hedef olarak belirlemiştir.
Söz konusu politikadan en büyük zararı gören ülkelerin başında ise şüphesiz Osmanlı Devleti gelmiştir. Ruslar, Osmanlı’yı Karadeniz’in kuzeyinden güneye, bugünkü sınırlarımıza kadar geriletmeyi başarmıştır.
***
Çarlık Rusyası’nın Avrasya’ya yayılma politikası Sovyetler Birliği döneminde de sürdürüldü. Sovyetler, Stalin döneminde Türkiye’den Kars, Ardahan ve çevresi ile Boğazlar’ı bile almayı denedi. Sovyet stratejisi Afganistan’da savaşa ve işgale kadar vardı. Doğu Avrupa’da ise komünizm etkili bir yayılma aracı oldu.
1991 yılında Sovyetler Birliği dağılınca Avrasya hâkimiyeti hedeflerinde önemli bir gerileme olmuştur. Türk Cumhuriyetleri, Ukrayna ve diğer cumhuriyetler bağımsızlıklarını kazanırken Batı dünyası, özellikle Doğu Avrupa’yı Rus etkisinden kalıcı olarak kurtarmaya dönük yatırımlar yapmıştır. Bu bağlamda Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri ile Baltık ülkeleri hızla Avrupa Birliği ve NATO şemsiyesi altına alınmıştır.
Dağılma sonrasında ise her açıdan zayıflayan Rusya’nın çözülmeye ilk tepkisi gücünün yettiği yerlerde Rusya yanlısı azınlıkları kullanarak iç çatışmalar ve çekişmeler çıkartmak olmuştur. Örneğin Gürcistan’da Rus etkisi tesis edilemeyince Abhazlar ve Osetler kışkırtılarak ve desteklenerek Gürcistan bölünmüştür. Rusya, Gürcistan’ın NATO’ya üye olma ihtimali belirince Osetya sorununu gerekçe göstererek Gürcistan’a doğrudan askeri müdahalede bile bulunmuştur.
Benzeri bir şekilde, Bakü’de egemenliğini kuramayan Rusya, Rus yanlısı Ermenileri destekleyerek hem Azerbaycan’ı bölmüş oldu, hem de Ermenistan’ı Türklere karşı kendisine bağlamış oldu. Bugün Ermenistan’ın sınırlarını Rus askerleri koruyor, sınırlarda ise Rusya bayrağı dalgalanıyor.
***
Ukrayna’da da benzeri bir hikâye yaşanıyor. Batı ile Rusya arasında kalan ve bu bölünmenin sonucu olarak iç çatışmalara sürüklenen Ukrayna’da Batı yanlıları hâkimiyeti sağlayıp, Rusya yanlısı Devlet Başkanı Yanukoviç başkenti terk edince Rusya düğmeye bastı. Rusya yanlıları, özellikle Rus donanmasının da bağlı bulunduğu Kırım bölgesini Ukrayna’dan kopartacak adımları atıyorlar. Kim olduğu belirsiz askerler Kırım’da havaalanlarını işgal ediyor, çeşitli binalara Rusya bayrağı asılıyor vs. Moskova, doğrudan müdahale ediyor görüntüsü vermemeye çalışıyor, ancak herkes biliyor ki olayların arkasında Rusya var.
Kısacası Ukrayna da, tıpkı Gürcistan’da olduğu gibi Rus pençesiyle parçalanabilir ve Batı dünyası konuşmak dışında olayları sadece seyredebilir. Şimdilik Batı’dan kuru tehditler geliyor, ancak Rus askerleri Kırım’ın dört bir yanında cirit atıyor.
Elbette yaşananlar Türkiye’yi de yakından ilgilendiriyor. Türkiye açısından bakıldığında, Karadeniz’de Rus hegemonyasını kıracak en önemli işbirliği Türkiye-Ukrayna birlikteliği idi. Ukrayna’nın çözülmesi, en önemlisi Kırım’ın tamamen Rusya’nın denetimine geçmesi Karadeniz dengelerini Türkiye aleyhine bozacaktır.