Avrasya Birliği konusu, uzun zamandır Rusya frekanslı isimler üzerinden devreye girmekte. Rusya kendi içindeki etnik ve dini sorunları, çevresinde oluşturmak istediği yeni halka ile hayal etmekte. Türkiye o nedenle, Rusya için olmazsa olmazdır! Buraya kadar güzel. Lakin Rusya’nın hedeflediği mahiyetin, “Türkiye’nin geleceğindeki yeri ve rolü mümkün mü” sorusu önemlidir.
Mete Han’dan bu tarafa Türklerin Batıya doğru yol belirlemesi, geleneksel ve stratejik bakış açısını göstermekte. Allah’ın kelamını Batı’ya doğru taşıma gayretinin, Müslümanların gayesi ve hedeflerinden olduğunu, tarihimizin her sayfası bize izah etmekte. Bu durumda, Rusya’nın Avrasya motifi ile siyasi gündem oluşturma gayreti neyin nesidir?
Bizi esas yoldan koyacak bu fikriyatın belki taktik alt yapısı veya konjonktürel faydası olabilir. Lakin bu fikrin temeli ile Türklerin hedefleri arasındaki mefkûre farkını göz ardı ederek olayı okuma gayreti, yetersiz sonuç verir!
Ruslar; yeniden büyüme yolunu, içindeki etnik dini kimliklere yeni kaftan biçerek oluşturma gayretinde. Bunu yaparken, herkese kendisi ayar vermek istiyor.
Yeniden Sovyetler Birliği frekansını, yeni siyasi alt yapı ile oluşturma çalışmaları, gözle görülür şekilde açıktır. Rus dilinin eski Sovyet Cumhuriyetlerinde bu kadar geniş yayılması, ancak Sovyet döneminde bu denli mümkün olmuştur. Rusya ortaokuldan itibaren Rusça olimpiyatları ile genişleme ve yayılma peşinde. Bu konuda bir hayli başarılı da gözüküyor!
İran’la ilişkileri çok güzel, lakin orada bile ayar üstüne ayar içerikli siyaset inşası söz konusudur.
Avrasyacılık hikâyeleri ile bizi Batı’ya genişleme hedeflerimizden alıkoyma gayretleri ise, olsa olsa ortak Hristiyan kulübünün işine yarayacak konumda.
Türklerin dünyaya hâkimiyet içeriği ve kapasitesi, hayali bir içerik değildir. Bizim esas gayemiz, Allah’ın kelamının dünyaya hâkim kılma yolundaki gayretimiz değil miydi? İşte oradan ayrılma ve hedef şaşmak zinhar olmaz. Konjonktürel olarak bazı taktik durumlarımız olabilir ve olmalıdır. Hatta komşularımızla hatta ortak paydada birleşme sözsüz ki önemlidir. Lakin unutmamamız gereken durum şudur; Türkiye yeni dünyanın esas aktörü ve eski felsefesi ile yeni dünyanın adalet parametresini oluşturacak tek içerik sahibi ülkedir.
Aleksandr Dugin’i Türkiye’de fazla ciddiye alanlar için ise şunu söyleyeyim. Dugin; Rusya Devleti’nin içinden birilerinin sesidir. Evet, hatta uçuk Rusya hayallerinin de sesli simgesidir. Hatta İstanbul’u kendilerinin sayan Ortodoks frekansının temsilcisidir. Hem de Avrasyacılık ideaları ile bizi esas yoldan alıkoyan fikrin de temsilcisi olduğunu, asla ve asla unutmayalım! Rusya ile ilişkilerin pekişmesi, olağanüstü güzeldir ve gereklidir. Lakin bu Türklerin gayesini unutturacak kadar uzağa yol almamalı. Hatta bizi Batı’ya yönelik yürüyüşümüzü engelleyecek içerik taşımamalıdır.
Rusya kendi içindeki sorunlarla baş etmenin yolunu, genişlemekte görmekte. Yeniden Sovyet halkası lakin başka söylem ve içerikte.
Kafkasya, Orta Asya, Afrika, Balkanlar, Türkistan ve İran, Rusya’nın şimdiki esas oluşturmak istediği halka. Oralarda olup bitenleri iyice okuyalım. Türkiye’yi, İslam âleminin geleceğini ve İslam’la birlikte yeni serüvenini de beraberinde okuyalım. İslam ve Türkiye, muradımız ve gayemiz olmalıdır, vesselam…