48 Afrika ülkesi hükümet, devlet başkanları ve temsilcilerinin katıldığı Sankts Petersburk'ta düzenlenen Rusya-Afrika zirvesinden içi dolu ciddi mesajlar çıktı, hiç kuşkusuz.
Rusya Devlet Başkanı Putin'in bu zirve çerçevesinde tüm oturumlara başkanlık etmesi, tüm heyetleri teker teker kendisinin kabul etmesi ve en dikkat çekici olanı Afrikalı siyasilerin, Devlet Başkanlarının Rusya'ya yaklaşımı idi.
Batı'nın sömürge anlayışından yoğrulmuş Afrika coğrafyası devletlerinin içinde bulundukları sorunlarla dolu siyasi tarih hikayesini anlamak için, sömürgeci devletlerin kopardıklarının yerine ise sadece sefalet ve yoksulluk bırakmalarına bakmamız yeterlidir.
Rusya yeniden Afrika ile ortaklık tasarlamasını ve bunun üzerine planlanan gelecek programını iyice analiz etmeliyiz.
Afrika-Rusya zirvesinden çıkan tüm mesajlar özellikle Afrikalı yöneticilerin Rusya'ya ve Putin'e duydukları sempatiyi konuşma metinlerinden açık göstermeleri bile, Batı dünyasına biraz başkaldırı gibi durdu.
Afrikalı liderlerin konuşmalarındaki Rusya'ya destek metinleri açıkçası şaşırttı ama derinlikte yatan nedenlere bakılınca anlaşılır tablo olduğunu da, yazıya not düşmek isterim.
Rusya kendi gelecek planlamasında alternatif kaynaklar kadar hem de dünyanın gelecek dizaynına da şerh düştü, bu zirvedeki beyanlar ve imzalanan anlaşmalarla.
Afrikalı liderlerin bir çoğunun katıldığı bu zirveden, bu kadar Batı karşıtı beyanların çıkması ve bunu da esasen yapanların Afrikalı liderlerin olması, yeni dünyada ezilen coğrafyaların sözü ve tutumlarının belirleyici olacağına dair kanaatimizi teyit etti.
Fransa'nın özellikle rahatsız olduğu açık gözüken bu zirve, önümüzdeki siyasi dönemin alt başlıklarını da belirledi.
Evvela zirveye katılan ülkeler ile uzun vadeli anlaşma yoluna giren Rusya, özellikle tahıl koridoru konusundaki Batı'nın tezini çürütme yolunu tercih etti.
Rusya'nın anlaşmadan çekilmesi "fakir Afrika coğrafyasına karşı vicdansızlıktır" tanımını, bu zirvedeki vaatlerle adeta açığa aldı.
Fransa, ABD ve İngiltere'nin ilgi alanı olan coğrafyada Rusya rüzgarı nasıl bir sonuç verir, onu göreceğiz. Ama düzen bozma ve yeni düzen kurma yolunda Rusya, kendine yeni yol haritası çizdiği de açık gözükmeye başladı.
Rusya; geleceğin kalkınacak coğrafyalarına yönelmesi bile, bize başlı başına yeni dünyada tek kutup mümkün olmayacak tezine ışık tutmaktadır.
Rusya geleceğin projeksiyonu olarak gördüğü yeni hamlesi ile kendine karşı ittifak sağlayan Batı ittifakına karşı farklı ittifaklar geliştirme yolunu girdi.
Sovyetler Birliği döneminden mevcut Afrika ilişkilerini belirgin hale getirmek ve Afrika kıtasının mümkün olan tüm noktalarına kadar uzanmayı hedef olarak seçtiğini beyan eden Rusya Başkanı, Afrikalı liderlerden ve kendisi için söylenen cümlelerden de gayet memnun gözüküyordu.
Ekonomik, siyasi, askeri, kültürel alanlarda uzun vadeli çalışmaları başlatan Rusya Başkanı, tahıl krizine sebebiyet vermeyeceklerini de beyan etti.
Hatta bir dönem için parasız tahıl temini konusu da vaatler arasında yer aldı.
Afrikalı ülke temsilcilerinden Putin'e yönelik "biz dost değiliz, kardeşiz" cümleleri ise, sosyolojik olarak değişimin, mazlum coğrafya insanının kendisine köle ve sömürge değil, ortak olarak bakanlara saygı duyduğunun habercisidir.
Türkiye'nin Afrika açılımı, Erdoğan'ın Afrika'ya özel çalışmalarının ne kadar anlamı olduğunu, şimdi "ne işimiz var oralarda" diyenler anlamıştır umarız!