Rusya; Sovyetler Birliği çöküşüne yeniden ve farklı bakışla değer vermeye başladı. Tüm medyası, derin analiz çalışmalarına start verdi. Nedenleri, küresel ölçekli senaryoları ekonomik, kültürel ve teolojik alt yapısını yeniden tekrar tekrar analize tabi tutuyor. Hem kendi toplumunu, hem de 200 yıllık geçmişi olduğu bölge, coğrafyanın halklarına bir şeyler izah etmeye başladı.
Rusya'yı yeniden parçalara ayırmak isteyen Amerikan stratejilerine, bu sefer asker postalsız ve yeni yöntemler arayışında!
Orta Asya, Kafkasya ve Doğu Avrupa geneline, yeni sözler ve fikirlerle yanaşma peşinde.
Amerika'nın son yıllar Orta Doğu ve merkezi Asya stratejilerinin de vahim sonuçları, Rusya'yı daha cazip hale getirmeye başladı.
Tabii burada Rusya'nın en önemli partner ve rakibi Türkiye gözüküyor. Ama Rusya bu sefer kavgayı tercih etmiyor. Tam tersi, paylaşarak yükü ortak götürmeyi öngörüyor galiba. Tabi Rusya'nın bu tercihinden memnun olmayan farklı katmanları da yok değil!
Lakin Putin ve onun gibi düşünenler kalıcı çözümün yollarını arıyor. Çünkü Putin Gorbaçov döneminin kayıplarını beceriksiz politikasında görmekte. Sovyetler Birliği'ni farklı boyuta taşıyamamakla suçlamakta dönemin yöneticilerini. Şimdi yeni dönem ittifaklar dönemi ve çevresinde zoraki değil, anlaşarak ortak payda arayışında. Türkiye'den vazgeçmeyecek tutumunun arkasında, bu yatmakta!
Rusya, Çin ve Türkiye ile anlaşmaya yatkın. Tabii Çin'in "küresel patronluk" hecesinden rahat değil. Lakin şu anda özellikle Orta Asya üzerinden kendisine yönelik ileri aşamaları tehdidin farkındadır. Orta Asya ile giderek özellikle askeri işbirliklerini artıracağı kuşkusuzdur.
Yeni ittifak anlayışı, "eski coğrafya ile yeni ortaklar üzerinden anlaşmak" olacak gibi duruyor.
Türkiye'nin Orta Asya ve Türkistan üzerindeki etkisini farklı boyuta taşımanın zamanı gelmiştir. İlişkiler ağını genişletmek ve kalıcı ittifaka dönüştürmek, içinde bulunduğumuz süreç açısından elzemdir.
Orta Asya konusunda daha derin çalışmalar şarttır!
Toplumların tüm katmanlarına inmek ve sadece ilişkiler ağını, mevcut yöneticiler ağında tutmamak gerekiyor. Sosyo-kültürel boyutta, özellikle medya ve STK'lar üzerinden ortak bir çoğu açık kalan konulara çareler bulunmalıdır.
Halklar nezdinde rağbet görecek hamleler, giderek hayati olacaktır.
Amerika'nın çalışma alanlarına iyi bakmak lazım. Çünkü esas boşluklar oralardadır, bizim açımızdan!
Tüm aktörler kıymetli ve dikkate alınmalıdır.
Ve tabii ki Orta Asya'daki dönüşüme ve gelişmelere önayak olmakta yarar vardır. Çünkü maalesef Amerika'nın toplum üzerindeki kurguladığı tüm senaryoların temelini, ülke yöneticilerinin bıraktığı açık alanlar oluşturmakta. Yani yöneticilerin kendi ülkelerindeki değişim ve dönüşüm sürecini, hak ve özgürlükleri kendi milli değerler sistemi üzerinden doğru şekillendirmesi şarttır. Hatta gerekirse buna Türkiye ve Rusya ortak destek vermelidir. İran ve Çin'in çalışma alanları da göz önünde bulundurulursa, söylediklerimin neden önemli olduğu anlaşılabilir!