Defalarca yazdığım kanaatimi tekrarlayarak, yazıma başlamak isterim.
Rusya toplumu için iki durum hayati anlam taşıyor.
1. Savaş
2. İdeoloji
Kiminle ve kim savaşırsa savaşsın, savaş; Rusya’nın içeriden parçalanması değil, bütünleşmesine hizmet etti tarih boyu. Bu gün Batının savaş ve ekonomik yoksullukla ders vermek istediği Rusya, doğru analiz edilmediğini savaşta birleşme kabiliyeti ile gösterebildi.
İdeolojik materyali ise ne olursa olsun, ister dini, ister siyasi, ister çeşitli sistem ideolojileri olsun, ne olursa olsun, Rusya için ideoloji felsefesi ile güçlenmeyi başaran bir toplum olduğu aşikârdır.
Putin; tarihe, 1. Petro gibi girmek istediği ve tüm adımlarını, batmış Rusya’nın yeniden dirilmesini hedeflediğini, üstüne basa basa gösterdi ve toplumun tüm şuuraltı değerlerini yeniden canlandırabildi.
Bugün önümüzde, Batının ekonomik yaptırımları ile bastırılmaya çalışılan Rusya ile aynı Batının, yeniden ilişki kurma gayretini görmekteyiz.
Tarihte şahsiyetlerin rolü yok sayılamaz. Bu tarihi bir gerçektir! İşte Putin’in Rusya tarihindeki rolü bu anlamda analiz edilirse, Rusya’ya yönelik hangi argümanların işletilmesi gerektiği doğru okunursa, bu ülkenin hedeflerini doğru tespit etmemize ışık tutmuş olacağız.
Birçokları, Rusya’ya güvenin olup olmayacağı üzerine fazla kafa yorar.
Oysa kafa yoracağımız mesele bu olması gerek. Rusya; her küresel aktör olmak isteyen devlet gibi kendi çıkarları doğrultusunda hareket eder. Rusya’nın yaptığı ile ABD’nin yaptığı arasında farklara baktığımızda, gayet net benzerlik olduğunu görmemiz mümkün.
Rusya’nın bunca ekonomik baskılar altında, Batıya yönelik siyasi hamleleri ise, akıllıca devlet politikası idi. Avrupa ile ABD’nin arasını açmaya gayret etmesi batı medyasında hisseler sahibi olması Avrupa’daki siyasi partnerlerini açıktan desteklemesi gibi devleti, büyük devlet yapan hamleleri hiç elden bırakmaması, Putin’in geri adim atmayacağının göstergesi idi. Zamanında yazmıştım bu baskılarla Rusya çöker argümanları üretenlerin Rusya’yı tanımadıkları doğru okumadıkları aşikârdır. Nitekim ki günümüz olaylarında, batmış Rusya bekleyenleri bayağı hırslı bir Rusya karşıladı, jeopolitik alanda.
Avrupa’dan; Rusya ile ilişkileri düzeltme gayretleri giderek artmakta ve bunu bile Putin, ABD karşıtı enstrümana dönüştürecek hiç kuşkusuz!
Rusya ekonomisi ciddi yara aldığı doğrudur. Lakin Rusya’yı sadece ekonomik olarak çökermek isteği suya düştü. Zira Rusya için ekonomik baskılar, parçalanma değil birleşme nedeni oldu.
İşte bu yanlış tespitlerle, Suriye, Irak ve top yekûn Orta Doğu’da, ABD’nin yanlış stratejilerinin vahim sonucuna şahitlik etmekteyiz.
Rusya ile Türkiye ilişkilerine gelince. İki de bir “Türkiye’de eksen kayıyor” tezinin çok yakın zamanda çürüyeceğini de göreceğiz. “Eksen kayıyor” diyenler, şu anda Rusya ile ilişki düzeltme peşinde, alttan alttan siyasi elçilerini devreye sokmakta. Biraz sonra, aynı tavrı ABD’den de azar azar göreceğimizi, şimdiden yazayım.
Türkiye eksen değiştiriyor meselesine gelince. Türkiye bir yere kaymıyor. Sadece tüm konjonktürel verileri analiz ederek, eylem devreye sokmakta. Ve bu akıllıca bir tutum! Rusya ile düşman olacak halimiz yok. Ayrıca ortak birçok meselemiz var. Osmanlı ile Rusya arasında savaş tetikleyenler, şimdi de Rusya ile Türkiye arasında savaş tetiklemek istedi. Lakin dönemin; savaş değil, zekâ ile siyaset üretme zamanı olduğunu anlıyoruz. Ama bunu yaparken, Rusya’nın tüm gerçeklerini göz önünde bulundurmamız şarttır. Rusya kendi çıkarları doğrultusunda hareket edeceği ve her fırsatta “büyük Rusya” olma gayretinden vazgeçmeyecek. Bu aşikârdır! “Başkaları ne yapacak” sorusuna kafa yormak yerine, “biz ne yapacağız” sorusuna net cevap vermemiz lazım. “Güçlü olmak”, güce tapan dünya için en büyük silahımızdır…