Rusya - İran ilişkileri; her iki devlet için, ülke çıkarları bağlamında anahtardır.
Rusya; İran’ı, İslam coğrafyasına açılan bir “kapı” olarak görüyor. Rusya için hareket alanı oluşturacak bir kapı! Ayrıca İran’ın mezhep politikalarını, kendince hayırlı buluyor. Rusya içerisinde yaşayan Sünni Müslümanların ekseriyetinin eğilimlerinden rahatsız olduğu için, kamuoyuna İran’ın “İslam anlayışını” propaganda etmekten kaçınmıyor.
Bu ilişki çok uzun tarihi bağlara dayanmaktadır.
İran; Rusya için her zaman uygun partner olmuştur. Sonuna kadar güvenmese de, bu ilişkilerin dinamiğini iyi irdelemek gerekmektedir. Çünkü anlaşılan o ki; Rusya, İslam coğrafyasında çağırılmış misafir rolünü bayağı kullanacaktır. Ve bu davet alt yapısının İran’la dizayn etmesi, aslında uzun soluklu bu coğrafyadaki dengelerde, İran ağırlığını pekiştirmeye yardım edecektir.
Rusya’da, İran üzerinden İslam okuması uzun yıllardır vardır. Hatta Orta Doğu’da yeni oluşumlar meydana çıktığından itibaren Rusya, İran Şii geleneğini her fırsatta büyütmeye ve övmeye devam etti.
Rusya’nın bilinen edebiyatçısı ve yazarı Alexander Prokhanov, bu günlerde İran ziyaretinin sonuçlarını kamuoyu ile paylaştı. Prokhanov; kamuoyunda fikirleri karşılık gören ve Kremlin politikalarını ifade eden bir isimdir. Yani Rusya Devleti’nin yolunu, menfaatini iyi bilen biridir.
Devlet televizyonuna bir röportaj verdi Alexander Prokhanov. İran’a sık sık gidip gelen, İran üzerine çok yazılar yazan, yorumlar üreten biri olduğu için gördükleri ve sezdikleri, bana göre de anlamlı idi.
İran’ı methedençok yazıları olmuştur Prokhanov’un. İran’da; yönetimle, medyayla, dindarlarla yani İran’ın siyasi ve dini elitleri ile bayağı derin bağları vardır.
İşte bu yüzden İran’da duyduklarının, sokaktan olmadığı aşikârdır.
Rusya -Türkiye ilişkilerinden, İran’ın fena rahatsız olduğunu söyledi, yazar Prokhanov! Bu durumun, İran’da derin travma yarattığı, hatta şaşkınlığa neden olduğu belli oluyor.
Çok dikkatimi çeken başka bir şey daha oldu. Röportajı yapan Solovyov; Türkiye düşmanlığı ile bilinen biridir. Yahudi asıllı bir Rusya vatandaşıdır. Soru soruyor Prokhanov’a; “Türklerle ilişkilerimizden İran neden rahatsız? İranlılar, Türkleri sevmiyor mu?”
Cevap: “Nefret ediyor!”
Prokhanov’un; İran devleti ile haşır neşir ilişkilerinin olduğunu bildiğimden, konuştuklarının içeriğini anlayabiliyorum.
Rusya; İran’ı hep “ortak” olarak gördü. Gerçi pek sonuna kadar da güvenmedi. Lakin Rusya’yı; İran’ın yayılmacılığına kol kanat geren bir devlet olarak da görmek gerekiyor.
Türkiye’yi; kendine derin ve büyük rakip gören İran, Türkiye’nin bulunduğu pek çok coğrafyaya, kendisini de talip olarak göstermektedir.
Rusya kendi çıkarları için, “Türkiye ile aynı yolda yürüyor” görünmek istemektedir. Bunun için İran’ı dengede tutabilir. Lakin bunun geçici ve hesaplı denge olduğunu anlıyoruz.
İran’la Türkiye arasındaki ilişkilerin iyi olması, coğrafya açısından selamet vadetmektedir. Lakin İran; İslam âleminde, mezhep yayılmacılığı üzerinden, Fars milli devlet yapısının geleceğini inşa etmektedir. Rusya ile ortak noktaları da budur. Çünkü Rusya da, İslam coğrafyasında İran’ın mezhep politikalarının etkili olmasını istiyor. Rusya - Türkiye ilişkilerini inşa ederken, bu derin yerleşmiş taşları göz önünde bulundurmak gerekiyor. Rusya - İran ilişkileri; her zaman Rusya - Türkiye ilişkilerinin, bir adım önünde yer alacağı aşikârdır. Burada geleneksel tarihi bağlar söz konusudur. Ayrıca Rusya kendi hinterlandı olarak gördüğü coğrafyada, İran’ın dini yayılmacılığını sorun olarak görmüyor şimdilik. Ve bu nedenle Şiiliğin, İran’dan sonra en fazla propagandasının yapıldığı yer Rusya’dır.Ve bunu yapanlar da gayrimüslimlerdir. Bunu yapan yazar, edebiyatçı, siyasetçi görünümlü, Kremlin’in dolaylı sözcüleridir.
Türkiye; uzun vadede büyük siyasi alan inşa edecekse, Rusya’yı derinden derine öğrenmek zorundadır. Ve bu sadece tarih ve edebiyat hattında olmamalıdır.