"Petrol üretiminde sınırlama olursa, bu petrol fiyatlarının yükselmesine yardım eder” fikri ile İran’a teklif götüren Rusya’ya, Tahran’dan yanıt “olumsuz” olunca, Moskova’daki siyasi elit tabaka, rahatsızlığını zor gizledi.
Rusya bunu travmatik boyutta karşılasa da, bunu fazla abartmaya lüzum görmedi. Diğer taraftan da İran, Suriye meselesinde her ne kadar Rusya ile birlikte hareket etse de, toprak bütünlüğü meselesinde, Rusya’nın girişimlerinden rahatsızlığını gizleyemedi. Doğal olarak Suriye’nin toprak bütünlüğü ve bölünmemesi, İran’ın da menfaatine göredir.
Siyasi ortaklıkları kadar, İran ve Rusya arasında ciddi ekonomik projelerin yokluğuna da dikkat etmekte yarar vardır.
İran’ın, Rusya’da dış ticaret devriyesi 2011’de %3.4, 2012’de %0.6, 2013’te ise %0.19 olarak bilinmektedir. Halen de, 2013’deki rakamda değişim söz konusu değildir.
İran - Rusya arasında hükümetler arası komisyonun çalışmaları da, sadece anlaşmalar olarak imzalanmakta. Gerçek boyutta ise, ciddi ekonomik projelere geçemediler. Rusya, Azerbaycan ve İran arasında enerji köprüsü projesi de, her ne kadar ses getirse de, gerçekte yürütülmemektedir. Bu proje esasen, İran tarafının durgunluğu sayesinde, yerinde saymaktadır.
Bunun nedenleri vardır. İran ambargolarla boğuştuğu dönemlerde; Rusya, S 300 füzelerinin satışında anlaştığı İran’a da, aynı durgun tavırları sergilemiştir. O zaman Putin, “bu durum Washington’un hoşuna gitmez” diye bayağı tedirgindi ve kendi anlaşmasını, menfaati gereği feshetmeyi de, kimseye hesap vermeden yapabilmişti.
Şimdi aynı taktiği, İran uyguluyor. Bu sefer, Rusya ambargolarla boğuşuyor ve Tahran “Washington’un hoşuna gitmeyecek” diye, Rusya’nın petrol üretimi konusunda Tahran’a baskısını göz ardı edebiliyor. Bu vaziyette Moskova durumu zora sokmadan, kendine has “kabadayı” üslubunu rafa kaldırabiliyor.
Dolayısı ile Rusya - İran ilişkilerinin esnek olduğunu, bazı konularda ise ileride aralarında ciddi sıkıntı yaşayacaklarını da, hep göz önünde bulundurmak gerekiyor.
Bu bir taraftan devletlerarası ilişkilerin rasyonel içerik barındırdığını, diğer taraftan da devletlerin karakterlerinin analizi için veri oluşturmaktadır.
Rusya’nın, Suriye’den çekilmesini analiz ederken, bu verileri de okumak gerekiyor.
İran’ın önümüzdeki süreçte, Türkiye’ye daha sıcak mesajlar vereceği de gözükmektedir.
Aynı adımlar, İran kadar olmasa da, Rusya için de geçerlidir. Rusya’da, Türk firmalara sert uygulamalar, yavaş yavaş ortadan kalkacak türden. Tüm olanlara, konjonktürel durumun getirdiği realite olarak bakmak gerekiyor. Rusya ve İran’ın arasında yaşanan gelgitleri de, iyi takip etmek lazım. Türkiye’nin bu durumda yeni satranç oyunu kurgusu, ilerideki hedefler için önem arz edecektir. ABD, Fransa, İngiltere ve Almanya’nın bu ülkelerdeki ekonomik çıkarlarını göz ardı edemeyiz. Herkesin uğruna kavga ettiği, Rusya ve İran’daki yeni alanlara, Türkiye’nin talip olması ve buna göre yeni zemin oluşturması şarttır. Rusya ile aramızdaki kavga gürültüye gelince; öyle bir ince ince dokuyup, bu işi çözmek mümkün ki...