Barış Pınarı Harekâtı’na dengeli reaksiyon verdi, Rusya. Temkinli fakat Türkiye’yi de karşısına alacak sözcükleri kullanmadı. Lakin ciddi endişe içinde olduğu açıktır. Peki, neden endişeli?
Net olarak, Türkiye’nin Suriye’den çıkmayacağından endişeli! Kulislerden elde ettiklerimi alt alta koyarsam, şunları duydum. El Bab’a girdikten sonra, oralara su yolları tesis etti, prefabrik fırınlar kurdu, yerel unsurlardan polis grupları oluşturdu ve hastane gibi kalıcı işleri, “Ancak girdikten sonra çıkmayacaklar yapar” analizi hâkim Rusya’da!
Zaten sanırım kimseye anlatamadığım püf nokta da burası! Türkiye’nin insan odaklı siyaset inşasını anlamak; ne Batı’nın, ne Rusya’nın, ne Çin’in, ne de İran’ın anlayabildiği durum değildir! Neden mi? Türkiye’nin genetik kodları İslam’la yoğrulmuş. Türkiye; Hz. Peygamber’in yolundan gitmek isteyen bir anlayışa sahip. İçeriği, merhamet ve “insanı yaşat” felsefesi ile donatıldığı için, onlar anlayamıyor! Biz, “Kendimizi anlatamıyoruz” diyoruz ya! Esasında burada haksızlık ediyoruz kendimize. Bizi anlamaları için, insanlığın yaradılış felsefesini anlamaları ve bizim bu yola hizmetkâr olmayı nasıl şeref bellediğimizi okumaları lazım. Bu, işin gerçek anlamda içeriğindeki kodlarla alakalı boyutu. Diğer taraftan ısrarla PKK-YPG terör örgütlerini, Kürtlerle eşleştirme peşinde, Rusya medyası! Aynen Batı’nın tarifi, Rusya’ya da hâkim! “Türkler Kürtleri ortadan kaldırıyor” tarifi yani. Neden mi? Rusya’da sinsice bir kanal çalışmakta. Hiç “Rusya bizimdir”, “Moskova’ya bayrak aşacağız” demeden, Moskova’nın derin kanallarına hâkim olan İsrail Siyonist lobisi var karşımızda. Evet, Siyonizm’den hoşlanmayan aklıselim Yahudileri, kesinlikle bu söylem ve analizlere tabi tutmadan devam etmek istiyorum. Ermeni ve Siyonist lobisinin, Rusya’daki devletin ve kamuoyunu etkileyecek tüm mekanizmalardaki varlığını kimse inkâr edemez. Bu sebepledir ki, halen Türkiye’ye bakış açısını irrite etmek isteyen kanalların çalıştığı bir gerçektir.
Rusya’da Müslüman nüfus hatırı sayılır miktardadır. Orta vadede ise doğurganlık nedeniyle, bir hayli de ilerleyeceği açıktır. Bu durumda Rusya’da, Müslüman kimliği dikkate almadan ileride siyaset inşası zor gözükmekte. Geçenlerde Putin, Suudi Arabistan’a ve Birleşmiş Arap Emirlikleri’ne resmi ziyaret gerçekleştirdi. Putin’in kabulüne baktığınızda, ABD’ye bir gövde gösterisi içerikli tablo olduğu aşikârdır. Anlaşılan bunu sağlayanlardan biri de, ziyarette Putin’in yanı başında duran Çeçen lider Kadirov idi.
Evet, Rusya’nın Müslüman kimlik tanımlamasını yapmak ve bu yapıyı dikkate almadan siyaset inşasını yapmak istemeyeceği ortadadır. Moskova’da hiç alışmadığım görüntülerle karşılaştım. Çok pahalı alışveriş merkezlerinde, başı kapalı Müslüman kardeşlere rastladım, hem de bayağı çokça. Burası, sosyolojik ve sosyo-ekonomik analiz bölümüne girmekte.
Devam edelim. Türkiye Başkanı Erdoğan’ı, İslam âleminin doğal lideri olarak tanımlamakta. Her ne kadar da “Türkiye’nin böyle bir iddiası yok” desem de, hafif gülücüklerle “yapmayın” anlamına gelecek reaksiyonlarla karşılaştım. Evet, bir de Erdoğan’a alttan alttan Rusya Müslümanlarının duyduğu sempati ve hayranlıkla karşılaştım. Kafkasya ve Tataristan kökenli Rusya vatandaşları için rol model biri varsa, bu kişi Erdoğan’dır, bunu görmek için yalıngözle analiz yapmak yeterlidir.
“Rusya’yı sadece Suriye meselesi üzerinden yorumlamayalım” cümlesini, neredeyse Rusya içerikli tüm yazılarımda not etmişimdir. Orta Asya, Kafkasya ve Türkistan coğrafyasında, Rusya ile sahada görüşeceğiz. Hatta şimdiden görüşmekteyiz. Orta vadede Rusya’nın daha fazlasından Türkiye’ye ihtiyacı olacağı açıktır. Şimdiden dile getiren yok ama Rusya gelecekteki Çin’den rahatsız. Rusya’nın toprakları çok, lakin ahalisi bu topraklarda yaşaması gerekenden çok çok az. Demografik olarak Çin, orta ve uzun vadede sorun olarak karşılarına çıkacaktır. Orta Asya hattının kimin kontrolünde olacağı, hayati anlam taşımakta. İşte Türkiye ve onun doğal liderliği, İslam dünyasının bir parçası olan Türk hattı üzerinde de ciddi etki sebebidir. Ve Erdoğan, en önemli simge. Bu endişeleri, Erdoğan ve onun iş yapma üslubu ile çözersek, sanırım başarılı bir yola daha girmiş olacağız.