Son aylarda sık sık Rusya’nın, Karabağ’a “barış gücü” adı altında ordu getirme isteğinden bahsediyordum. Bu tedirginliğe neden olan bir kaç veri mevcut idi. Karabağ’daki son olayların akabinde, bu tezin giderek fazlasıyla seslendirilmesi tedirginliğimizi daha da artırdı.
Ermenistan Parlamentosu’nda; bir kaç gündür tahmin ettiğimiz gibi Karabağ’a Rusya’dan barış gücü getirilmesi teklifleri görüşülmektedir. Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan başarısızlığına rağmen, Azerbaycan’ın işgal edilmiş Karabağ bölgesinin, Ermenistan’la birleştirilmesi hayallerini dillendirmekte.
Günlerdir Ermenistan’da, Karabağ’a çatışmaya evlatlarını göndermek istemeyen annelerin sesli itirazları akabinde olması ise kuşkularımıza ayna tutmakta.
Rusya’nın Ermenistan’daki orduları, herkesin bildiği bir gerçek! Yıllar önce rahmetli Ebülfez Elçibey’in Cumhurbaşkanlığı döneminde, Azerbaycan’da Sovyetler Birliği’nden kalma askeri birliklerin çıkarılması gerçekleştirilmiştir. Yeltsin ve Rusya’nın zayıf dönemine denk gelmesi, o zamanki Azerbaycan yönetiminin, bu cesaretli adımının gerçekleştirilmesine zemin oluşturmuştur.
İşin ilginç tarafı, bugün Azerbaycan’da bile Rusya’nın 5. Kolon hareketi devreye girmekte, hatta Rusya ordusunun Karabağ’a gelmesini destekleyenler de devrede. Azerbaycan’ın eski Cumhurbaşkanı olan ve Moskova’ya bağlılığı ile bilinen Ayaz Mutallibov’un ortaya çıkması ve bu saçma teklifi gündeme taşıması, esasında tesadüf olay olarak görülmemelidir.
Kısacası Ermenistan tarafından seslendirilen, Rusya ordularının güya barışı kurma adına Karabağ’a gelmesi teklifi, Moskova’nın senaryosu olarak görülmelidir. Buna Azerbaycan’dan da bazı çevrelerin destek olması vakası ise zemin bulmayacak niteliktedir.
Rusya hep böyle yapar. Önce devreye siyaseten ölmüş adamlarına, kendine lazım olan teklifleri söyletir. Bakıp görür, eğer karşılık bulursa bu teklif, daha ciddi adamlarını teklifin pekişmesi için sahaya sürer. Biraz daha ileri bir zamanda da açıktan kendini belli etmeyen ama aslında Rusya’ya bağlı has adamlarını, bu pekişmiş teklifin nihai hedefe varması için meydana çıkarır. Şimdilik Azerbaycan da işin çok başındadır. Yani, siyasi mevta ve toplumda saygıyla hatırlanmayanların sahada olduğu ilk devrededir.
Ermenistan’da ise mesele, daha revan ve ciddi boyuttadır. Bu iş tek başına Ermenistan’la olur mu? Tabii ki olmaz. Dahası da var, ABD bu olayın Rusya inisiyatifinde gelişmesine engel olur. Peki, hangi yolla? Burada yine de yük Azerbaycan’ın omuzlarına düşecektir. Moskova bir taraftan, ABD diğer taraftan baskı yapacak. Artık bunun işaretleri gözükmektedir. Türkiye’nin sınırlarını, Rusya biraz da bu konuda zorlayacaktır.
Türkiye’nin Güney Kafkasya’da fiili mevcudiyeti, askeri birlikleriyle daha da pekişebilir. Peki nasıl? Ermenistan - Rusya oyunu ifasıyla, nasıl ki “Rusya gelsin, Rusya gelsin” diye yalvarıyor görüntüsü vermekte ya...
Azerbaycan da; aynı duruma, karşıt tepkiyle “Türkiye Ordusu gelsin” derse, ne olur acaba?
Rusya’nın kimseyle savaşacak mecali yok, bilesiniz! Ama eski Sovyet Cumhuriyetlerinden de son ana kadar vazgeçmeyecek. Bunu da bir tarafa yazın. Hatta buralarda kendisine ters düşenleri, iktidar değişikliği şantajı bile yapacaktır. Belki de artık yapmaktadır! Bu durumda yapacağımız bir tek şey vardır. Sorunu kurgulayanların, sorun yaşamalarına yardım etmek. Putin’in kafası, ülke içindeki sorunlara gömülmeyene kadar, bize rahat yok. Belarus Cumhurbaşkanı, Putin’i rahatsız edecek beyanda bulundu ve açık açık Kremlin politikalarını eleştirdi. Aynı cesareti; Orta Asya, Gürcistan, Azerbaycan da gösterirse, Putin’in baskıcı siyaseti iflasa uğratılabilir. Doğru, kolay değil ama mümkün olmayan bir şey de değil!