Rusya - ABD hesaplaşması sürerken, bunun esas odak noktasının Suriye üzerinden dizayn edildiğini görmekteyiz.
Rus Dışişleri Bakanı Lavrov’un Amerika ziyaretinin ardından, Haziran ayı başında Putin - Trump görüşmesi, net tablonun doğmasına kapı açacak gibi durmaktadır.
Zira Rusya, bu görüşmeden kendine yönelik yaptırımların kalkmasını beklemekte!
Bu durum Suriye’deki tutumları da etkilemektedir. Rusya pek çok detayda ABD ile uzlaşı moduna girdi gözüküyor.
Hatta İran konusunda da Amerikalı meslektaşlarına güvence vermekte Rusya diplomatları!
Suriye’de dört bölgede çatışmasızlık bölgesi oluşturma fikri, Astana sürecinde iki gün önce gelinen Tillerson - Lavrov, daha sonra Lavrov - Trump görüşmesinin esas konusu olarak öne çıktı.
ABD özellikle Suriye’nin güneyindeki çatışmasızlık bölgesini önemsemektedir. Bunu pek dile getirmeseler de, bu esasen Golan tepeleri bölgesini kapsamaktadır. ABD Rusya ile bu bölgeyi; ABD, Ürdün ve pek fazla konuşmasalar da İsrail güvenlik güçleri orduları ile kontrol edecekleri konusunda anlaştılar.
ABD’nin; Suriye’de çözüm sürecinde İran’ın varlığından rahatsızlığı da söz konusudur. Ve İran’a bağlı Tahran’a yakın aktörlerin, devrede olmasından pek rahatsızdır. Obama yönetiminin açtığı çığır, yeni Trump dönemi ile kapatılacak niteliktedir. O yüzden İran ve Hizbullah hattının Suriye’deki durumda taraf olması, ABD için şimdi arzu edilmemektedir. Uzun süredir Suriye konusunda İran’la ortaklaşa yürüyen Rusya, şimdi İran konusunda da ABD’ye güvence vermektedir. Son görüşmede ve Haziran ayı başı Putin - Trump görüşmesinde bu konu esas konulardan biri gibi gündeme gelecektir. Rusya, İran ve Hizbullah’ın Golan tepeleri bölgesine, İsrail ve Ürdün sınırlarına yakın bölgede olmayacağı konusunda, Amerikalılara söz vermiş durumda.
Lakin Rusya, ısrarla yaptırımların kalkmasını istiyor.
Kendine yönelik ekonomik yaptırımlar ve özellikle ABD’nin Obama yönetimi döneminde el koyduğu, Rusya’ya ait diplomatik misyonuna ait binalarına konulan yaptırımın kalkmasını beklemektedir.
New York’ta Rusya’nın bir binası var. Buraya ABD’nin el koymasına Rusya zamanında karşılık vermedi.
Şimdi Putin diyor ki; “eğer Haziran’da Trump’la görüşmemizde anlaşamazsak, o zaman ABD’ye ait Rusya’daki tüm emlaklarına, konsolosluk binalarına, İngiliz ve Amerikan okulları binalarına Rusya el koyacaktır.”
ABD tarafı el koyduğu Rusya’nın diplomatik misyonuna ait olan emlakını, özellikle New York’taki büyük binasına yaptırımı bir şekilde kaldıracağını, Rusyalı diplomatların kulağına çıtlatmış. Amerikalılar diyor ki; “biz binanızı geri verelim, siz de onun yerinde bize Saint Petersburg’da yeni bir toprak verin.”
Rusya bunu kabul etmemektedir. Nedeni ise gayet açıktır. Tüm diplomatik emlaklar zamanında karşılıklı olarak temin edilmiştir, devletler tarafından. Baktığınızda küçük konu gibi duran meseleler, esasında küçük meseleler değildir. Bir devletin, başka bir devlet içerisindeki varlık nedenlerini pekiştiren, elle tutulur nimetlerdir.
Şimdi Rusya, tüm bu ambargo konusunu yeni dönemdeki yönetimle çözmeyi beklemekte idi. Trump ilk aşamada bunu başaramadı. Yani Trump’a bunu yapma izni verilmedi.
Önümüzdeki süreçte bu iki küresel aktör arasındaki ilişkiler, çok şeyi ve en esası Suriye’nin kaderinde etkin olacaktır. Rusya’nın bir ileri bir geri adım atmasının arkasındaki şeyin, yakın çevresine ABD konumlanmasının önüne geçme gayretidir. İşte Suriye’deki durumu okurken, Ukrayna olaylarını unutmamamız gerektiğini, o yüzden her defasında yazmaktayım.
NOT:Geçenlerde, Avrasya Hareketi Başkanı Dugin Bakü’ye gitmiş. Kremlin’e yakın bir ideolog olduğu aşikâr. Gitmiş gitmesine ama dikkat çeken, gittiği yerde korku senaryoları üretmiş, topluma “aman ha Rusya olmadan adım atmayın, başınız derde girer” mealinden mesajlar vermiş. Gürcistan’ın kaderine atıfta bulunarak, “Rusya’yı kızdırmayın şimdi toprak bütününüzü tanımakta, lakin küçük hareketlenme yaparsanız Gürcistan gibi olur” sinyaline benzer mesajlar vermiş. Bu paragraf, tek başına dursaydı ben Dugin’in illüzyonu gibi bakardım olaya. Lakin tam da o saatlerde Pentagon yetkililerinden biri, “Yukarı Karabağ’da askeri hareketlilik olacaktır” mealinden beyanda bulunmasını, Dugin hikâyesine eklediğimde farklı mana ortaya çıkmaktadır. Bu konuyu daha da ileriye taşıyacak verilerle, bir sonraki yazıda karşınıza çıkacağım... Evet, Suriye sadece Ortadoğu’nun değil, içinden çıkaracağı küresel aktörlerin de yeni hamlelerini belirlemesini ve diğer coğrafyalardaki kendini gösterme hırsını pekiştirmektedir.