‘Şampiyonluğu kovalıyorum’ diye sahaya çıkan Fenerbahçe, takım olarak ruhunu terketmiş, ununu elemiş, eleğini asmış, ‘şu sezon bitse de bir rahata kavuşalım’ diye beklentilere gimiş... Başakşehir karşısında seyrettiğim Fenerbahçe, oynadığı futbolla abartısız mahalle takımlarını bile aratır. Kaleci Volkan, hadi birinciye değil ama ikinci goldeki hatası bir kez daha kabur gününü hatırlattı bizlere.. Abdullah Avcı’nın talebelerini ortaya koyduğu futboldan dolayı ayakta alkışlıyorum, oyun disiplininden hiç kopmayan topu ayağa oynayarak, sağlı sollu akınlarla pozisyon arayan ilk yarı iki tane gol kaçırıp, ikinci yarıda da Mehmet Batdal ile üst üste iki gol atarak, Fener’i yerin dibine soktu.
Ben Aziz Yıldırım’ın yerinde olsam, ilk önce kendisi sonra da Fenerbahçeli futbolcular üzerlerindeki şerefli formayı çıkartıp, gitmelerini beklerim. Sabırla izlemeye çalışan Fener taraftarı, karaları bağlayarak evlerine gitmek zorunda kalıyorlar, kaldılar da... Ama Fenerbahçeli futbolcuların hiçbirisinin umrunda değil. Kuyt’a bakıyorum, acemilern mangasının baş çavuşu gibi. Sow’a bakıyorum, ne yaptığı farkında değil. Emre Belözoğlu ise hırsı ve azmiyle takımı şahlandıracağına en ufak kıl dönmesinde takımını terk edip, ikinci yarı oyuna çıkmıyor. Fenerbahçe takım olarak Hababam Sınıfı’ndaki talebelere benziyor. Topu her ayağına alan futbolcu, kendince bir şeyler yaptığını zannediyor ama hiçbir şey yapmıyor. Böyle bir Fener’den galibiyet beklemekde herhalde hayal olurdu.
Ben Başakşehir’de Doka’yı, Mahmut’u, attığı iki golle Mehmet Batdal’ı ve tüm futbolcularını kutlamak isterim. 3 puanı son anda kaçırmalarına rağmen... Diego ve Webo’nun golleri ise sadece tabelayı değiştirdi, teselli bile sayılamayacak cinsten idi. Sahneye hakem Ali Palabıyık çıktı, Alves, Caner, Webo ve Mehmet Topuz’u atarak, Fener’in maçı 7 kişi bitirmesine neden oldu.