Karadeniz Ekonomik İşbirliği Parlamenter Asamblesi (KEİPA) Türk Grubu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Dr. İsmail Safi, ikisi CHP’li dört kişilik bir TBMM heyetiyle üç hafta boyunca ABD başkanlık seçimlerini izledi. Hem Obama’nın, hem Romney’in gövde gösterisi yaptığı son salon toplantılarını izleyen Dr. Safi’nin Ankara’ya dönüşünde anlattığı notları ve gözlemleri fazlasıyla ‘tanıdık’ geldi:
-Romney’in rengi beyaz: “Seçimin kritik eyaleti Ohio’da iki adayın toplantıları da kritikti. Obama, 18 bin kişilik bir salonu doldurdu, Romney ise boş görünmesin diye havaalanı yakınında küçük bir hangar kiralayarak 5 bin kişiyle dolu göstermeyi başardı.
Obama’nın kitlesi daha çok gençler, kadınlar ve özellikle siyahlardan oluşuyordu. Romney ise salonlardaki renkliliği ‘şov’la sağlamayı tercih etti. Örneğin Ohio toplantısında, salona çevrilen hangara ‘uçakla’ girdi.
Salon ağırlıkla ‘hali vakti yerinde’ ve ‘beyaz’ Amerikalılar’dan oluşuyordu. Yaş ortalaması yüksekti. Ancak tek bir siyah Amerikalı göremedik. Gözümüze sadece o sırada salondan hızlıca çıkmakta olan bir siyahi erkek çarptı. Türkiye’deki mitinglerde, kongrelerde pek rastlanır; ‘kapkaççı olmasın’ esprisi yapanlar oldu.”
-‘Güçlü ordu, güçlü ABD’ kaybetti: “Ancak iki adayın toplantılarında da pankartlar ve resimlerden daha baskın olan görsel unsur ABD Bayrağı’ydı. ‘Amerikalılık’ ön plandaydı. Amerikalılar ‘güven’ arıyordu ve bu güveni Obama verdi. Öncelikle, Romney ortak ‘Amerikalılık’ kültürünü, birleştiriciliğini temsil etmekten uzaklaşıyor. Zihniyet olarak yaşlı, ‘vahşi batı’ zihniyeti; silah edinme özgürlüğü, güçlü, büyük, beyaz Amerika... Gücü silahta, savaş gemilerinde, füzelerde, bombardıman uçaklarında görüyor. Örneğin son TV konuşmasında şu örneği vermişti Obama’yı suçlarken: İkinci dünya savaşında bile bugünkünden daha fazla savaş gemimiz, uçağımız vardı dünya denizlerinde. Obama gücümüzü azalttı... Yani Romney’in sloganı biraz tanıdık; güçlü ordu güçlü Amerika!..”
-Cumhuriyetçi Parti CHP’ye benziyor: “İkisi de seçkinci. İkisi de özellikle demokratikleşmeye karşı statükocu. İkisi de ülkenin kurucu partisi olduğunu iddia ediyor. Ama kurucu ideallerden uzaklaşmış. Cumhuriyetçi Parti, Başkan Lincoln döneminde iç savaşı kazanan, ABD birliğini sağlayan ve köleliği kaldıran parti olarak yıllarca siyahların oyunu aldı. Aynı dönemde Demokratik Parti, tam tersine kölelik yanlısı Güneyli bir partiydi. Hatta ünlü ırkçı grup Ku Klux Klan, DP’nin bir kolu gibiydi. Ancak, 1920’lerin ortalarından sonra roller tamamen değişti. Demokrat Başkan Roosevelt, işçilere ve orta sınıf Amerikalıları kollayan siyasetiyle ‘liberal-sol’ bir çizgiye geldi, Cumhuriyetçiler ise ‘muhafazakarlaştı’... Siyahlar ve Hispanikler de CP’den DP’ye kaydı. Obama’nın iki dönemdir seçilmesi, iki parti arasındaki bu ayırımı netleştirdi.”
-İsrail yanlısı olmak kaybettirdi: “Romney’e, göçmen karşıtı ve İsrail yanlısı tutumu da zarar verdi. Örneğin, daha adaylığı kesinleşir kesinleşmez İsrail’e giderek ‘güvence’ verdi. Ancak Obama, dört yıllık başkanlığı sırasında ilk ziyaretini Türkiye’ye, ikincisini Mısır’a yaptı ama İsrail’e hiç gitmedi.”
-Yumuşak güç kazandı: “Dışarıda daha sert Amerika vaat eden Romney, içeride ise zenginleri kayırarak ‘istihdamı arttırmayı’ önerdi. Obama ise dışarıda yumuşak güç kullanmaktan yana. Afganistan ve Irak’tan asker çekme kararı olumlu etki yaptı. Ayrıca zenginlerin vergisini arttırarak fakirler lehine denge önerisi kabul gördü.”
-Sert cemaatçilik ürküttü: “Romney, ayrıca aşırı tutucu Mormon mezhebinden olması nedeniyle de ‘endişe’ verdi. Obama ise liberal ve özgürlükçü olarak görüldü. Özetle, ortalama Amerikalı’nın ‘sert cemaatçilikten/mezhepçilikten’ ürktüğünü söyleyebiliriz.”