Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın G20 zirvesindeki temaslarını takip etmek amacıyla bir grup gazeteciyle beraber İtalya'nın başkentindeyiz.
Şehir, liderler zirvesine rağmen turistlerin yoğunlaştığı bölgeler haricinde gayet sakin. Aziz Petrus Bazilikası başta olmak üzere Vatikan'ın hemen her noktası, Trevi Çeşmesi, Panteon, Kolezyum, Nanova Meydanı, İspanyol Merdivenleri gibi alanlar Avrupalı turistlerle hıncahınç dolu. Avrupa dışından pek turist yok çünkü İtalya Covid-19 tedbirlerinde katı bir protokol uyguluyor. Türkiye'den de halen turist kabul etmiyor mesela.
Buna rağmen müzelere, kiliselere girmek isteyen ziyaretçiler uzun kuyruklar oluşturmuş. Kalabalığın yarısı maskesiz dolaşıyor çünkü maskelerin açık havada açılmasına izin vermiş hükümet. Kapalı mekanlardaki zorunluluk ise sürüyor. Günlük vaka ve ölüm sayısı hayli düşmüş.
Roma'nın tarihi yapısı, dokusu muazzam. Taş kesilmiş bir şehir adeta. Başınızı çevirdiğiniz her yerde mermerin serin beyazlığı ve yumuşatılmış sertliği en görkemli haliyle karşınızda. Şehrin tarihi dokusu çok iyi korunmuş. Bizim on yıllar içinde söktüğümüz Arnavut kaldırımları tatlı müzikalitesiyle Roma sokaklarını birbirine bağlıyor.
Dünyanın tek din ve şehir devleti olan Vatikan'ın, bilhassa Aziz Petrus Bazilikasının ihtişamı gerçekten etkileyici. Geniş duvarlar, yüksek tavan İncil'den resmedilmiş pasajlarla, aziz heykelleriyle dolu. Şaşırtıcı olansa bu büyük dini yapının, Katolik dünyasının merkezi, Papa'nın adresi olmasına ve biz oradayken bir ayine denk gelmemize rağmen dini-mistik bir atmosfere sahip olmaması. Daha çok turistik, geçmişte donup kalmış, seküler yapı blokları gibi.
Öte yandan İtalya'daki turist sayısının kısıtlı çokluğuna, İtalya'nın dünyanın en çok tercih edilen turizm ülkelerinden biri olmasına rağmen sistem inanılmaz yavaş işliyor. Kapasite, hız, hizmet kalitesi açısından Türkiye ile kıyaslanamaz bile.
Kamu hizmetleri başta olmak üzere hayatın her alanına yayılan bir yavaşlık söz konusu. Mesela bankaya para yatırdınız. O para asla o an geçmiyor hesaba. Bir gün beklemeniz gerekiyor. Ya da evinize internet bağlatacaksınız. Çok sabırlı olmalısınız. Bizdeki e-devlet hizmetlerinin varlığı da, hızı da rüya gibi İtalyanlar için. Çünkü sabıka kaydı almak için bile mahkemeye başvurmaları gerekiyor İtalyanların.
Öte yandan tarihi şehirde kolay hareket edebilmenin pratik yolunu da bulmuşlar. Caddeler iki kapılı şirin smart arabalarla dolu. Böylece bizim bir aracı zor sığdırdığımız yere onlar iki araç park edebiliyor.
Gelelim G20 zirvesine.
Cumhurbaşkanı Erdoğan dün Roma'da çok sayıda diplomatik temasta bulundu. Bunlar içinde özellikle dikkat çeken görüşme Erdoğan'ın İtalya Başbakanı Draghi'yi kabulüydü. Cumhuriyete 1946'da geçebilen İtalya'da son 10 yılda kurulmuş ikinci teknokrat hükümetin başkanı Draghi. 2021 şubatında görevine seçilerek değil atanarak geldikten iki ay sonra büyük bir skandala imza attı. 2002'den bu yana girdiği her seçimi kazanan ve yüzde 52'nin üzerinde oyla Cumhurbaşkanı seçilen Erdoğan'a "diktatör" benzetmesi yaparak iki ülke arasında lüzumsuz bir krize yol açmıştı. O yüzden İtalyan medyası Draghi'nin bu büyük kabahatini giderebilmek için Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından kabul edilmesini çok önemsedi.
Dünyanın önde gelen 20 büyük ekonomisinin liderlerini ve uluslararası kuruluşların temsilcilerini bir araya getiren G-20 zirvesine Rusya Devlet Başkanı Putin ve Çin lideri Jinping katılmadı. Onların bıraktığı boşluk, görevine "Amerika geri döndü" diyerek başlayan ABD Başkanı Biden için fırsat sayılır. "Patron Amerika" olarak girdiği Afganistan'dan başarısızlık içinde çıkmasıyla kaybettiği itibar; stratejik müttefikine karşı terör örgütleriyle işbirliği yaptığı için yitirdiği itimat ABD yönetiminin başındaki büyük utanç levhaları. Biden daha şimdiden kendi iddiasının altında ezilmekte.
Öte yandan zirvenin Türkiye açısından en önemli görüşmesi kuşkusuz bugün gerçekleşecek olan Erdoğan-Biden görüşmesi. Görüşmenin daha önce 31 Ekim-12 Kasım tarihleri arasında İskoçya Glasgow'da yapılacak BM İklim Değişikliği Konferansında olacağı ilan edilmişti. Öne çekilmiş oldu.
Görüşmenin gündemi değişmediği için tekrar eden bir gündem. Zincirin halkaları gibi birbirini takip ediyor.
ABD'nin müttefiki Türkiye'ye silah satmazken, müttefikinin mücadele ettiği PKK-YPG terör örgütüne mütemadiyen silah hibe etmesi, S400 alımı, peşi sıra gelen F35 mevzu. Ve ABD'de kalan 1.4 milyar dolarımız. Cumhurbaşkanı Erdoğan "öyle ya da böyle geri alacağız" demişti. Kararlılığı sürüyor. PKK-YPG terör örgütüne yönelik yeni bir askeri harekatın arefesinde Türkiye. Tam böyle bir zamanda Roma'da aile fotoğrafı çekilmeden önce platformda karşılaştıklarında Biden'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan'a asker selamı vermesi ilginçti. Ankara askeri siyasi tahkimatını da, kararlılığını da sürdürüyor.
Erdoğan-Biden görüşmesinden ne çıkacağını henüz bilmiyoruz, bekleyip göreceğiz ama ülkemiz için hayırlı bir sonuç diliyoruz.