Allah Teala, Reyhanlı’da öldürülen kardeşlerimize ganî ganî rahmet eylesin ve onların intikamını alsın. Katil Esed rejiminin yıkıldığını ve bu gibi katliamları gerçekleştiren alçakların o yıkımın altında kaldığını en kısa zamanda görmeyi bize nasip eylesin Rabbimiz. İçimizdeki gafillerin uyandığını görmeyi de...
Suriye’deki Baas diktatörlüğünün ajanları Reyhanlı’nın merkezini can pazarına çeviriyor, kan gövdeyi götürüyor, ortalık ölüden-yaralıdan geçilmiyor ve bazı Reyhanlılı kardeşlerimiz bu dehşet manzarası karşısında ilk iş olarak Suriyeli mültecilere saldırıyor... Yuh!
Bir insan iki dakikada mazlumluktan zalimliğe geçebilir mi? Demek ki geçebilirmiş. Şu resme bakın: Kanlar içindeki bir yaralıyı hastaneye yetiştirmeye çalışan kimseler az ileride Suriyeli mültecileri görünce yaralıyı yere atıp o zavallıların üstüne yürüyor, yerden kaptıkları koca koca taşları onların kafasına kafasına vuruyorlar.
Zaten bombalı saldırılardan üç-dört gün evvel de bir grup serserinin “Suriyeliler bayrağımızı yaktılar, onlara hadlerini bildirelim” tezviratı üzerine mültecilere karşı bir şiddet kampanyası başlamış, birçok mülteci dövülmüş, birçoğunun arabası yahut dükkânı yakılmıştı.
Almanya’da “Heil Hitler!” naralarıyla Türklere saldıran çetelerle ne farkı var Reyhanlı’da bozkurt işareti yaparak Suriyelilere saldıran çetelerin? Tam bir Neo-Nazi dehşeti! Bombalı saldırılardan sonra bu dehşet iyice tavan yaptı.
Binlerce Suriyeli mülteci, kamplardan veya evlerinden çıkamıyor. İçlerindeki hastalar veya yaralılar korkudan doktora, eczaneye gidemiyor. Bütün cesaretini toplayıp gidenler de kapıdan geri çevrilebiliyor. Suriyelilere ekmek vermeyen bakkal bile var!
Vaziyet korkunç. Çok korkunç. Yetkililer utancın altında ezilmemek için açıklamıyorlar, ama yeni cinayetlere yeşil ışık yakmış olmamak için açıkça söylemek lazım: Reyhanlı’da Suriyeli mültecileri hedef alan Neo-Nazi teröründe maalesef can kaybı da var. Patlamalarda öldüğü açıklanan insanların bir kısmı patlamalardan sonra öldürülmüş olan Suriyeliler. Ben bir tanesini kesin olarak biliyorum.
Düne kadar bu memlekette en çok sevdiğim yerlerden birisi olan Reyhanlı’da olup bitenler hakkında anlatılanlar yüreğimi sıkıştırdı. Bizzat şahit olduklarım da cabası. Şehir merkezinde, ağzı leş gibi içki kokan orta yaşlı bir adam, bir hanım gazetecinin de bulunduğu bir ortamda, mazlum Suriyelilere sahip çıkarak “başımızı derde sokan” devlet adamlarına ve gazetecilere ana-avrat sövüyor, bir sürü kerli ferli adam da ona şakşakçılık yapıyordu. Sonra, Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in aracı geçerken ona el-kol hareketleri eşliğinde hakaret eden bir meczup ve o meczubu sırıtarak alkışlayan gençler gördüm. Sonra, ziyaret etmek istediğim bir insani yardım teşkilatının kapısına güvenlik sebebiyle kilit vurulduğunu öğrendim. Sonra, bir lokantada bir adamın başka bir adama “Dükkânı Suriyeli çocuğa bırakmıştım; serseriler çocuğu tehdit ederek dükkânda ne var ne yok götürdüler” dediğini duydum. Sonra, sahibi Suriyeli olduğu için yakılan bir lokantanın enkazının yanından geçtim. Yazıklar olsun diye diye bir hal oldum.
Can dostlarımın ortamlarında ve gittiğim bir cenaze evinden başka hiçbir yerde acı ve hüzün gördüğümü hatırlamıyorum. Ölenler yakın akrabalarından başka kimsenin umurunda değil sanki. “Bu ölüleri de Suriyeli mültecilere ve Esed karşıtı hükümete yüklenmek için kullanalım” anlayışı hâkim gibi. İnsani duygu namına sadece öfke gördüm; ama öfkeyi hak eden Baasçı cinayet şebekelerine değil, o cinayet şebekelerinden kaçan mazlumlara ve o mazlumlara sahip çıkarak takdiri hak eden hükümete öfke.
Bu korkunç katliamın bizi Suriyeli mültecilerle ve genel olarak mazlum Suriye halkıyla karşı karşıya getirmeye, ayrıca Türkiye’nin çeşitli toplum kesimlerini de birbirine düşürmeye yönelik bir provokasyon olduğunu kabul etmeyen akıl-mantık sahibi kimse var mı? Yok. Öyleyse nasıl oluyor da zalim Esed rejimine buğzedecekleri yerde onun zavallı kurbanlarına buğzediyorlar, sesini o rejime karşı yükseltecekleri yerde kendi hükümetlerine karşı yükseltiyorlar?
Elbette ki Suriyeli mültecilere karşı işlenen suçlardan bütün Reyhanlı ahalisi sorumlu değildir. Fakat o suçları alkışlayanlar veya sükutla karşılayanlar, yüksek sesle tel’in etmeye yanaşmayanlar yüzünden, Baas ve Neo-Nazi çetelerinin dümen suyunda giden bir Reyhanlı görüntüsü var maalesef.