Yayınevimden yollanan yeni kitapları almak için geçen cuma günü, kargo şubesine girdiğimde yanıma, gayet şık ve özenli kıyafetler içinde bir beyefendi yanaştı, merhabalaştık, ‘ Siz çok seviniyor olmalısınız, ben de çok seviniyorum’ dedi, sonra da parmaklarıyla göstererek, ekledi:
‘Ne kadar güzel, dört aydır kan akmıyor !’
Bu hoş karşılaşmadan, bir gün sonra Reyhanlı’da katliam yaşandı.
O beyefendiyi ve onun gibi, dört aydır kan akmıyor diye sevinenleri düşündüm bir anda.
Reyhanlı katliamı, sevincimizi kursağımızda bıraktı, ama kuşku yok ki, sırf bu sevinç yarım kalsın diye işlenmiş bir katliam değil bu.
Zaman, Esat’ın aleyhine işliyor. Esat kendi halkına karşı yürüttüğü savaşı kazanamayacak. Ama eğer bu savaşı Suriye’nin dışına taşıyabilir, dünyaya bir mezhep çatışması olduğunu gösterebilir ve hele Türkiye’yi bu savaşın içine çekebilirse, Ortadoğu’da Filistin ve Kürt meselesi tarihine eşdeğer bir uzun tarihi süreç ve sorunlar yumağı başlayabilir demektir.
PKK lideri Öcalan’ın gayet iyi bir zamanlamayla kendi örgütünü Şii İttifakının içinden çekmesi, PKK’nin Türkiye’ye karşı yürüttüğü silahlı mücadeleyi durdurması, geri çekilmesi ve Arap nüfus içinde kalan Kürtleri savunma amaçlı olarak Suriye Ordusuyla savaşa girmesi, başta Esat olmak üzere diğer Şii aktörlerin, hiç beklemedikleri bir sonuç oldu.
Bu yüzden, Reyhanlı’da PKK izi aramak gerçekçi bir tutum değildir. PKK, bu saatten sonra, Esat’ı güçlendirecek veya onun akıl almaz stratejilerine yarayacak bir eylemin içinde olmaz.
Basçıların şu günlerde PYD ve onu destekleyen Suriye Kürtlerine duydukları öfke, Kemalist solun, ulusalcı cephenin ve CHP’nin PKK/BDP’ye duydukları öfkeden farksızdır..
Hem Suriye Baası, hem bizim ulusalcılar, ihanete uğramış bir ruh hali içindeler.
PKK liderinin hükümetle anlaşmasını içlerine sindiremiyorlar.
Esat zaman zaman PKK/PYD’ye öfkeli ve düşmanca sözler yöneltiyor.
Baas yönetimi, etnik hınç ve öfkeyi körükleyecek stratejik ittifaklar çökünce, umudunu, mezhepsel hınç ve öfkeyi yükseltecek ve harekete geçirecek katliamlara, cinayetlere bağladı..
Basçılar, Erdoğan hükümetine en az kendileri kadar düşman bir cephenin Türkiye’de adım adım kurulmakta olduğunu görüyor ve bundan da cesaret alıyorlar.
Türkiye’nin Kürtleri ne kadar takdire şayandır ki, bu kanlı ve karanlık oyunun içinden kendilerini çekip çıkardılar.
Şimdi de, aynı oyun, Alevi yurttaşlarımız üzerinden oynanmak isteniyor.
Alevilerin etnik ve milli aidiyetleri göz ardı ediliyor ve ‘Alevi Ulusu’ gibi kavramlarla sanki bir alt yapı oluşturulmaya çalışılıyor.
En aklı başında görünen insanlar bile, daha aylar öncesinden Hatay’daki ‘Alevi hassasiyeti’ üzerinde duruyor, buralarda bir mezhep çatışmasının olabileceğine dair felaket senaryoları çiziyor ve Suriyeli savaş mağdurlarının Türkiye’deki kamplarda tutulmasını eleştiriyorlardı.
Alevilerin evlerine bir takım işaretler konulması bu dönemde başladı.
Bu dönemde CHP’li heyetler Şam’a gidip, eli kanlı diktatörle aynı fotoğraf karesinde yer aldılar.
Yetmedi, Uluslar arası Savaş Suçları Mahkemesinde yargılanmaktan kendini asla kurtaramayacak olan bir diktatörün, Türkiye’nin, Erdoğan hükümetinden kurtulması gerektiğine dair utanç verici mesajlarını Türk halkına, hiç hicap duymadan, basın toplantıları yaparak duyurdular.
Kendi halkının celladı olan bir yönetimin Türkiye’de gördüğü bu teveccüh ve destek, utanç vericidir.
Kürt halkı üzerinden oynanan ve büyük insan kaybına yol açan oyunlar, bu ülkenin birliğini ve beraberliğini nasıl ki bozamadıysa, hiç kimse sevinmesin, Alevi kardeşlerimiz üzerinden oynanan oyunlar da muhakkak ki baş ağrıtacak, ama sonuç vermeyecektir.
Böylesi bir katliamı mümkün kılan ve umut haline getiren siyasi ortamı kendi yaşadıkları topraklar üzerinde, kendi anayurtlarında Esat’a hazırlayanlar, Esat’ı bir kahraman gibi sunanlar, hiç de iyi ve hayırlı bir iş yapmıyorlar.
Reyhanlı katliamı, Esat’ın uluslar arası çözümü tamamen ret ettiğinin de ispatıdır.
Uluslar arası toplumun bu katliamdan sonra yapacağı yegane şey, Suriye halkını Esat’ın zulmünden bir an önce kurtarmak için harekete geçmek ve bu eli kanlı diktatörün Lahey’de yargılanmasını sağlamaktır.