Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün tedavisi en az üç ay daha sürecek.
Hacettepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Murat Tuncer ile gerçekleştirdiğimiz sohbetin aktüalite açısından en önemli bölümü, Gül’ün tedavisiyle ilgili kısmıydı kuşkusuz.
Hasta haklarına saygı çerçevesinde, elbette tedavi edilen ismin ülkenin lideri olmasının getirdiği sorumluluğun da etkisiyle, çok fazla detaya girmedi Prof. Dr. Tuncer.
Türkiye’nin en iyi KBB uzmanlarından bir ekip oluşturulduğunu ve Hacettepe Üniversitesi Hastanesi’ndeki tedavi sürecinin devam ettiğini anlattı.
Rektörün, “Tedavi üç ay daha sürecek,” ifadesini buraya not düşelim.
“Üniversiteler karışacak”
Ancak, en az cumhurbaşkanının sağlığına ilişkin bu birinci ağızdan bilgi kadar, belki de daha önemli olan not ise, rektörün üniversitelere ilişkin uyarısıydı.
Hacettepe Üniversitesi’nin başına atandığı andan, sivil anayasa taslağını açıkladığı ana kadar “sivil” bir profil çizmiş olan rektörü, Beytepe Kampüsü’ndeki rektörlük binasında gerçekleştirdiğimiz sohbet sırasında oldukça endişeli gördüm.
Prof. Dr. Tuncer star’a yaptığı açıklamada, Hacettepe’nin ve diğer üniversitelerin karışacağı uyarısında bulundu.
“Gelir gelmez biber gazı ihalesini iptal ettik. Ama kayıtlar sırasında çıkan olaylarda, bazı küçük öğrenci grupları güvenlik görevlilerine biber gazı atan taraf oldu. Üç güvenlik görevlimiz ağır yaralandı. Bu tür eylemlere kalkışan grupları affetmeyeceğiz.”
Şiddete başvurmayan her türlü eylem ve girişime onay verdiklerini ancak bir başka görüşe tahammülsüzlük sınırına varan bir anti-demokratik bakış açısına asla müsamaha etmeyeceklerini anlatıyor.
“Stand açıyorlar. Tamam. Ancak yan tarafta Kutlu Doğum Haftası standına izin vermeyeceklerini söylüyorlar. Olur mu öyle şey!”
Şiddet yanlısı grupların üniversitelere “yatırım” yaptıklarını kaygıyla anlatıyor.
Sivilleşme konusunda bu kadar ısrarlı bir yöneticiyi çileden çıkma noktasına getirmek de az iş olmasa gerek...
Rektörle sohbetimiz sırasında yıllar öncesine gidiyorum. Yirmi yıldan fazla olmuş.
Aynı kampüse gencecik bir öğrenci olarak gelişim.
22 yıl sonra içimde kalmış ukdelerle çevreyi izleyişim...
İnsanın hayatı bir film şeridi gibi gözlerinin önünden geçer ya, öyle bir andı.
İçimden, “yeni gelen öğrencilere uzun bir nasihat etsem, yol yakınken,” diye geçti aslında. Sonra birden hatırladım, kan damarlarda deli deli kaynarken, en tahammül edilmezi nasihattir.
Yaşayarak da öğrenecekler...
Ancak umarım, bu eğitim kendilerine ve çevrelerine verecekleri minimum zararla tamamlanır.
Ekim’de İlerleme Raporu
Diplomatik sezonun açılmasıyla Brüksel-Ankara hattı da eski rutin trafiğine dönecek gibi. Her ne kadar Kıbrıs Rum dönem başkanlığı boyunca, Ankara Ocak ayına kadar AB ile ilişkilerini “biraz daha” soğutmuş olsa da, Ekim ayı başında hareketlenecek gündeme şimdiden hazırlanalım.
Ekim ayı başında AB Komisyonu tarafından yıllık İlerleme Raporu yayınlanacak.
Rapor nedeniyle görüşmeler, ziyaretler başladı bile.
Bir yıllık karne niteliğindeki rapor, Ankara-Brüksel hattının gelenekselleşmiş şikayet ve önerilerini içerecek.
Haber değeri de her geçen yıl azalıyor aslında.
Ama yine de takipte olmakta fayda var.