Eski Türkiye’deki medya düzeninin nasıl işlediğini ve reklam pastasının nasıl pay edildiğini artık çok iyi biliyoruz.
Dün “dinci”, “irticacı” ve “yobaz” yaftasıyla görmezden gelinen demokrat ve değişimci medya, bugün de “yandaş” yaftalamasıyla geleneksel medya düzeni aynen muhafaza edilerek, reklam paylaşımındaki “kurt kanunu” devam ettiriliyor.
Esas itibariyle, Türkiye’deki sosyal ve ekonomik değişime itibar etmeyen bir avuç medya-patron ittifakı, tamamen ideolojik saiklerle pay etmektedirler.
Türkiye’nin bütün değişim ve demokrasi hamlelerine rağmen, sanki ülkede hiçbir şey değişmemiş gibi, reklam veren şirketler ve reklam pazarlama şirketleri, darbe dönemlerinden kalma ve hala bir ayağı Silivri’de olan medya kurumlarına hak ettiklerinin üstünde reklamlar vererek, ‘eski Türkiye’deki medya düzeninin ayakta kalmasını sağlamaktadırlar.
Yeni Türkiye’de servetlerine servet katan, ancak reklam bütçelerinin neredeyse tamamını ‘vesayet medyası’na aktaran büyük şirketler, maalesef eski Türkiye’deki medya düzenine yatırım yapmaktadırlar.
Bakın, iş dünyası adil olmayan bir şekilde koruyup kolladıkları ve açıkça finanse ettikleri o medya nasıl bir Türkiye istiyor.
“Silivri’deki şahlanış” yazıları yazanlar, Alevi önderlerine suikast için S-1 Suikast Timi hazırlayan Ergenekoncular için Silivri’de özgürlük istediler. Ama, reklam pastasının kaymaklısını onlar aldılar...
Hrant’a ‘Türklüğe hakaretten’ dava açtıran, bütün duruşmalarda mahkeme önünde ona kan kusturan Ergenekon sanıklarına Silivri’de çiçek attılar. Ama, reklamın büyüğünü yine o gazeteler kaptılar...
Danıştay’ı basıp hakim öldüren, sonra da Allah rızası için öldürdük diyenler için Silivri’de özgürlük yürüyüşü yapanları, demokrasi kahramanı olarak sayfalarında manşetlere çektiler. Ama, reklam pastasından aslan payını yine onlar kaptılar...
Bütün ülke çapında misyoner avı başlatan Ergenekon sanıkları için sevgi gösterisinde bulunanları gazetelerinde öve öve bitiremediler. Ama, reklamın büyüğünü yine onlar aldılar...
Ellerinde binlerce faili meçhule kurban giden insanın kanı bulunan Silivri’deki JİTEM kurucularına çiçek verenlere övgü manşetleri atıp, yazılar yazdılar. Ama, iş dünyasından reklamın büyüğünü yine onlar aldılar...
Yazarları, aydınları öldürüp, sonra da Müslümanları ‘olağan şüpheli’ ilan ederek, toplumu birbirine düşman edenlere Silivri’de çiçek verenleri, gazetelerinde en çok onlar alkışladılar. Ama, reklamın hasını onlar kaptılar...
“Ordu Göreve” pankartının altında esas duruşa geçenler için Silivri’deki şahlanış mitingini coşkuyla manşetlerine taşıdılar. Ama, iş dünyasının taktirini kazanarak en büyük reklamı yine onlar aldılar...
İşte, Türkiye’de reklam veren yaklaşık 30 büyük şirketin ve reklam şirketlerinin, demokratik ve değişimci medyayı görmezden gelerek adaletsiz bir reklam paylaşımı ile besleyip büyüttüğü ve ihya ettiği eski medya düzeni, Silivri’de dersine iyi çalışıyor ve de patronların övgüsünü hak ediyor.
Türkiye’deki değişimi anlamakta zorluk çekenler varsa, bir kez daha hatırlatalım. Vesayet düzeni sona erdi, devlet içindeki çeteci anlayışın temsilci olan Ergenekon Silivri’de yargılanıyor. Eğer iş dünyamızın temsilcisi olan büyük şirketler, hala Silivri’ye çiçek göndermeye devam eden medyanın söylediklerine inanıyorsa, büyük bir yanılgı içinde demektir. Bizden hatırlatması...