Seçim rekabeti her alanda sert yürür. Hele hele bir de konu Fenerbahçe kongresi ise ülke seçimi tadında, sertliğinde geçer. İktidar koltuğunda oturan, geçmişinde eksiler de olsa her zaman avantajlıdır. Bir de ülkenin en popüler ismini listenize almışsanız, işiniz hayli kolaylaşır gibi hissedersiniz. Kongre kapışması sırasında iki tarafın birbirini eleştirmesi, belli başlı hataları dile getirmesi, kongre üyelerine projelerini anlatması normaldir.
Ancak, tarafların "At yalanı..." şeklindeki ifadelerle devam etmesi (S harfini çıkarıyorum çünkü bize değil, kimseye yakışmaz) hoş değil. Bu sözü sarf eden Fenerbahçe başkanının pişman olduğunu düşünüyorum. Ancak, çok önemli bir kulüp toplantısında bu çirkin söz sonrası davetliler tarafından ayıplanmaması, üstelik alkışlanması en acısı.
Ali Koç'un kendisine gelen tek taraflı söylemlerle YDK başkanı Şekip Mosturoğlu'na isnatta bulunması da doğru olmadı.
Koç, hep bunu yapıyor.
İlk duyduğuna inanıyor. Şekip Mosturoğlu ona 3 Temmuz'daki yol arkadaşlığı üzerinden önemli bir mesaj verdi. Yakışan ve doğru olan Ali Koç'un Mosturoğlu ile konuşup, doğruyu bulmasıydı.
Olmadı...
Seçilmiş bir kişinin görevden alınması, yok sayılması düşüncesi bile çok üzücü. Ben federasyon günlerinden beri tanırım. Adaletli, doğru, düzgün, ilkeli bir insandır Şekip Mosturoğlu.
Fenerbahçe camiasında tüzüğü en iyi bilen adamdır. Tüzüğü aynen uygular hiç şüphem yok.
BEL ALTI YAKIŞMADI
Başkan adaylarının birbirlerini suç örgütü üyesi, sempatizanı, yardımcısı olarak suçlaması hem Fenerbahçe camiasına zarar veriyor hem de Fenerbahçe tarihine hiç mi hiç yakışmıyor. Yıllardır Fenerbahçe'yi takip ediyorum. Her dönem kongreler fırtınalıdır. İlk kez bu kadar bel altına inildiğine şahit oldum. Fenerbahçe tarihinin efsane başkanına yöneltilen "Bu zihniyetin geri dönmemesi gerek" çıkışı işi çığırından çıkardı.
25 sene bilfiil hizmet etmiş, ilk seçildiği sene çiçekçiye kadar borcu yüklenip arkadaşları ile muhteşem bir Fenerbahçe inşa eden, 3 Temmuz kumpası olmasa Avrupa devleri arasında yer alması muhtemel bir yapı oluşturan, dünyanın bildiği tanıdığı yıldızları taraftarına izleten Aziz Yıldırım bu davranışı hiç ama hiç hak etmedi.
NİYET NEYDİ AKIBET NE OLDU?
Kongre üyelerinin beklentisi bambaşka aslında. Üyeler, "Vaatleri ne olacak? Neden oy vermeliyiz? Projeleri neler? Avrupa'da başarı gelecek mi? Mali durumu döndürülebilir hale kim getirecek? Fenerbahçe'ye kazandıracakları neler olacak?" başlıkları üzerinden yarışmaları gerekirken bel altına girilmesi hiç şık olmadı. Rakipler kıs kıs güldü ama iki taraf da oralı bile olmadı, gaz kesmeden devam etti.
İki adayın da çıkarması gereken dersler varken, eksiklerini nasıl düzelteceklerini anlatmadan, boks ringindeki acımasız boksörler gibi kapıştılar. İki büyük egonun çarpıştığı kongre öncesinde üyelerin beklentisi, Fenerbahçe'nin menfaatlerinin konuşulduğu, projelerin ve listelerin yarıştığı bir seçim süreciydi. Sosyal medya dahil herkes birbirinin açığını ifşa etme yarışı içine girdi. Oysa kazanan kişiler olduğu düşünülse de kaybeden yine Fenerbahçe oldu.
Kimse de umursamadı!
VEFA DEMEK!
2018'de seven-sevilen, gittiği yerde saygı gören, kavga etmeyen bir Fenerbahçe söylemiyle başladı Ali Koç. Seçim kampanyası heyecan yaratmış, "Aman Koç'u pamuklara sarmak lazım" yorumları yapılır olmuştu. Önce vefa dedi Ali Koç. Herkes hatırlar, Koç seçim çalışmalarını, "Biz vefalı olacağız" başlığıyla arşa çıkardı. Devamında sportif olarak dünya kadar vaatler verdi. Tutturduğu bir tek vaadi olmadı desek hata olmaz. Sıralamaya kalksak bu sütun yetmez. 6 senede girdiği tüm kavgalardan kazanmadan çıkması da cabası.
Aziz Yıldırım, başkan adayı olduğu 2018'de "Yapamaz, iki seneye seçim olur", "Bu vaatler hayalden öteye geçmez" eleştirilerine rağmen ne dediyse misliyle yaptı. 1998 senesindeki kongrede ben de oradaydım. Söylenenler hala kulaklarımda. Vaatlerinin de üstünde önemli katkılar sağladı. Yıldırım 6 yıl boyunca geride durdu. Sonrasında baktı sportif başarısızlık devam ediyor, sahaya indi. İlk başta yumuşak dil kullandı. Sonrasında hakkında söylenenlere kayıtsız kalmadı. O da sertleşti, sonrasında da ortalık alev aldı.
Cumartesi-Pazar Fenerbahçe geleceği adına çok önemli bir kongre olacak. Kavga, hakaret, bel altı olmayan, sükunetin hakim olduğu bir kongre diliyorum. Tüm gözler Mourinho gibi dünyaca ünlü bir teknik adamın temsil ettiği Fenerbahçe'de olacak. Bu sebeple kazananın kaybedeni kutladığı, vaat edildiği gibi kazananın kaybedenin kolunu kaldırdığı, herkesin gıpta ile bahsettiği bir kongre olsun dilerim.