Artık önümüzdeki soru, “Hangi koalisyon?” sorusu hiç kuşkusuz. İki ihtimal var, ikisi de Ak parti’li. Ak Parti - CHP, Ak Parti - MHP. Her partinin her ihtimali kendi rasyonalitesi çerçevesinde değerlendirmesi tabii.
Koalisyonun büyük ortağı Ak Parti olacak ve yine tabii olarak onun kiminle ortaklığı tercih edeceği ilk merak edilen konu. Bununla birlikte Ak Parti’nin tercihi yeterli değil, ortaklık edeceği parti ile rasyonalitesinin buluşması da onun kadar önem taşıyor.
Etyen Mahçupyan düne kadar Başbakan Davutoğlu’nun “resmi” baş danışmanları arasında idi. Emekli oldu ancak halen danışmanlığını sürdürüyor. Onun dün Akşam gazetesindeki yazısının başlığı “Niye CHP ile olmalı?” başlığını taşıyordu.
Şu sıralar Ak Parti liderliğinin önüne “Koalisyon ortağı” önerisi sunmaktan daha önemli olanın, “Neden o?” sorusuna cevap vermek olduğunda kuşku yok. Mahçupyan tam da bunu yapıyor ve “Neden CHP ile?” sorusuna kendince cevap veriyor.
Yazısından şu alıntıyı yaparak onun görüşlerini daha iyi yansıtabileceğimi düşünüyorum:
“....yüzeysel bir modernizmin etkisinin sürdüğü bu dünyada, çeperden gelen İslami kimlik taşıyıcısı kendisini rasyonellik ölçütüyle kanıtlamak zorunda. AKP’nin de ‘global meşruiyeti’ iki unsura bağlıydı: Ekonomiyi rasyonel yönetebilmek ve dinle arasına rasyonel bir mesafe koyabilmek. AKP birinciyi gerçekleştirdi... Aslında ikincisi de sosyolojik zeminde baş döndürücü bir hızla ilerliyor. Ama AKP’lilerin de görmesi gerek ki son bir yıl içinde partinin ortak aklının zayıfladığı, her iki alanda da rasyonelden uzaklaşıldığı izlenimi çok yaygın hale geldi ve bunun nedeni bir ‘üst akıl komplosu’ değildi. AKP bizzat kendisini ve imajını yönetmekte yetersiz kaldı ve yanlışlar yaptı...
“Bu partinin ‘global meşruiyetini’ yeniden sağlaması ve yeni bir dönüşüm döneminin daha kapısını aralaması lazım. Bunun için ideal bir fırsat var: CHP ile koalisyon. Çünkü bu yeni bir ‘sıfır noktasının’ yaratılması demek... AKP ve liderinin, bırakın otoriterlik veya diktatörlük iddialarını, doğrudan demokrasiye dayandıklarının körler tarafından bile görülmesini sağlayacak bir adım bu.
“Böyle bir koalisyon sadece AKP’nin anlamını yeniden kurgulamayacak. Parti içinde de normalleşmenin ve demokratikleşmenin kaldıracı olacak.”
Özet mi? Galiba şöyle:
- Ak Parti global meşruiyyet sorunu yaşıyor. Bunu ekonomik- dini alanda “rasyonaliteyi sağlamak”la gerçekleştirmişti.
- Ekonomide rasyonaliteyi koruyor, dini alanda sorun var.
- Yeniden rasyonaliteyi yakalaması lazım, bunu CHP ile aşabilir ve global meşruiyyeti yeniden yakalayabilir.
Ak Parti kadrolarının başlangıçta içerdeki meşruiyyet sorununu aşmak için global destek aradığı, bulduğu doğru. Ona “Global meşruiyyet” mi denir, olabilir. Türkiye’de iktidarların oluşumunda o boyut yok farz edilemez.
Şu anda ise Ak Parti yönetimindeki Türkiye’nin global güç odaklarıyla sorun yaşadığı açık.
Soru şu:
Acaba bunda ekonomik ve dini alanda rasyonaliteyi kaybetmenin mi etkisi var, “Global odaklar”la başka alanlarda “rasyonalite farklılığı” oluşmasının mı?
Ben “başka alanlar” dediğim meselenin, global odaklarla Ak Parti iktidarının ilişkilerini türbülansa soktuğunu düşünüyorum.
Mesela AB ile Kıbrıs konusundaki politika farklılığı, daha doğrusu AB’nin Rum yönetimini Türkiye’nin bileğini bükmek için kullanması ilişkileri zehirledi.
Mesela Amerika ile ilişkilerde, “Ortadoğu’nun geleceği” üzerindeki rasyonalite farklılıkları türbülans oluşturdu.
19 Eylül 2014 tarihli Star’da çıkan yazımın başlığı “Ortadoğu rasyonali” idi. O yazı da “Bir devlet büyüğü”nün “rasyonaliteyi kaybettiğimiz” değerlendirmesi üzerine yapılmıştı.
Kürt meselesinde Türkiye’nin Irak Kürdistan’ı ile yaptığı özel petrol anlaşması Amerikan rasyonalitesine uymadı, karşımıza PYD’yi çıkarmaya çalışıyorlar.
Filistin-İsrail ilişkisinde rasyonalite farklılığımız var, Mısır’da, Suriye’de, Arap Baharı’nın “İslamcı kadrolar”ı iktidara getirmiş olmasında rasyonalitemiz uyuşmuyor. vs. Hele şu “One minute” meselesi.
Soru şu:
CHP ile ortaklık bütün bu işlere nasıl bir rasyonalite getirecek?