Geçmişte çalar saat ya da akıllı telefon bulunmadığı için oruç tutanları sahura kaldırmanın pratik yoluydu davul çalmak ve mâni söylemek.
Hatta geçmişte bazı köylerde davul olmadığı için teneke çalınırdı. Maksat uyuyanları sahura kaldırmaktı.
Hele de herkesin oruç tuttuğu ve mimâri yapının müsait olduğu dönemlerde Ramazan davulu ve söylenen mâniler tatlı ve hoş bir geleneğe dönüşmüştür.
Ramazan davulu ve mâniler kültürümüzün bir parçası Ramazan ayının da sembolü olmuştur.
Bu geleneğin yaşatılmasını, bir kültür varlığını koruma olarak görürüm ve takdir ederim.
Bazı belediyelerimizin Ramazan davulcularını özel eğitime tabi tutarak bu kültürü yaşatmalarını da alkışlarım.
Ancak geleneği yaşatacağız diye hiçbir faydasının olmadığı ortamlarda ve zamanlarda davul çalınmasını da anlamlı bulmam.
Çünkü artık şehirlerde eskisi gibi çalınan davul sesini işitecek yapıda bir iki katlı evler yok. Yüksek binaların hâkim olduğu mahallerde bir iki kat dışında davul sesi duyulmaz. Hele de ses geçirmez camlar takılmışsa izolasyonu da iyi yapılmışsa alçak katlarda da davul sesi duyulmaz.
Ses kirliliği, zamanlaması, davulcunun kalitesi gibi hususlar da konunun farklı bir boyutudur!
Ölçü kaçarsa kirliliğe girer, imsakten bir saat evvel uyandırılması gereken yerde 3 saat önce davul çalınırsa o davul sesi kültür değil işkenceye döner!
Artık davul sadece insanı da uyandırmıyor, mesela kimi arabaların alarmı da davul sesine uyanıyor ve istenmeyen tartışmalara sebep oluyor.
Ayrıca davul sesini bahane ederek Müslümanlara saldıranların bulunduğu mahallelerde davul çalmak faydadan ziyada zarar getirir. Davul sesinden rahatsız olunan yerde davul çalmak yanlıştır, birilerini istenmeyen müdahalelere tahrik demektir!
Geçmişte oruç tutanlara saygı için gayr-i müslimler bile açıktan yemez ve içmezlerken bugün özgürlük diyerek oruçlu Müslümanların gözünün içine baka baka yiyen ve içenlerin saygı özürlü insanlar olduğunu da hatırlatmak isterim.
Kimsenin yemesine içmesine karışacak değiliz ama sokaklara taşmış masalarda yiyip içen vatandaşlarımız, kusura bakmasınlar bu ülkenin kahir ekseriyetini oluşturan Müslümanların kutsalına saygıda kusur etmektedirler.
Tabii sadece onlar değil o lokantayı kafeyi işletip açıktan servis yapanlar özellikle de sokaklara masa kuran ve Müslüman olduğunu söyleyenler de hiç kusura bakmasınlar Ramazan ayına bilerek saygıda kusur etmektedirler.
Eskiden Ramazan ayına hürmeten lokantalar camlarına 'İftarda ve sahurda açığız' yazarlardı.
Meyhaneler bile Ramazanda kapanırdı.
Şimdi sahibi Müslüman çoğu işletmelerde bile o hassasiyet kalmadı!
Elbette ki yemesi içmesi gereken hasta vardır, yolcu vardır, turist vardır.
Tamam da onların oruç tutanlarla alay edercesine açıktan değil en azından kapalı mekanlarda yiyip içmeleri ötekine saygı duymaları gerekmez mi?
Birlikte yaşama bilinci deniyor ya onun gereği her iki tarafın da birbirine saygı göstermesi gerektirmez mi?
Aksi halde iki taraftan da tahammülsüzlük sergilenmesi muhtemeldir. Birilerinin açıktan yemek yiyenlere müdahalesi her sene haber olur biliyorsunuz.
Bu sene tersi yaşandı, bir lokanta sahibinin, "Ramazanda lokanta mı işletilir?" diyen birini döğdüğü haberini okuduk.
Geçen senelerde davulcu dövme haberlerini de okumuştuk.
Hulasa ben Ramazan davulu geleneğinin kimsenin rahatsız olmadığı belli semtlerde yaşatılmasının faydalı olacağını düşünüyorum.
Köylerde kasabalarda küçük şehirlerde keyifli de olur.
Ama gökdelenlerin yüksek binaların bulunduğu mahallelerde ve oruç tutmayanların yoğun olduğu semtlerde davul çalmanın anlamsız olduğunu düşünüyorum.
Bu geleneği yaşatmak isteyenlerin hassas davranması, tartışma yaşatacak mahallerde davul çaldırmaktan kaçınmalarının, birlikte yaşama bilincini ve sosyal barışı takviye edeceği kanaatindeyim.
Bu bağlamda Kayseri Talas ilçesinin AK Partili Belediye başkanının kaymakamlıkla birlikte gelen talepler doğrultusunda karar alarak Ramazan davulu çalınmasına izin verilmeyeceğini ilan etmesi örnek bir davranış olmuştur.
Ancak gelen itirazlar üzerine yasak şehir merkeziyle sınırlı kalmış köylerde devam etmektedir.
Benim söylemek istediğim tam da budur!
Belli semtlerde Ramazan ayının sembolü haline gelen Ramazan davulu kültürünü yaşatmalıyız ama itirazları, şikayetleri ve talepleri gözden geçirmeliyiz diyorum!
Evet ben böyle düşünüyorum.
Tv kanallarındaki Ramazan programlarıyla ilgili de itirazlarım var ama bir başka yazıya inşallah.