"Hakkınızı Helal Ediniz”...Bir sahabe adetiymiş; Hz. Peygamberin (s) arkadaşları Ramazan-ı Şerif’e eriştiklerinde birbirleriyle helalleşirlermiş...
Bizim dilimizde helalleşmek daha ziyade ölüm döşeğini, son nefesi hatırlatır, ama ıstilahi manasında helalleşmek, ölümden çok hayatın hukukunaişaret eder. Yaşamın her anına kurulmuş bir hukuk terazisidir helalleşmek ve fakat affın mağfiretin, yüksek faziletler olarak hukukun en nihayetinde erişebileceği bir zihinsel tekamüldür helalleşmek... Ramazan, affedişler vaktidir, bağışlama ve bağışlanma zamanıdır. Eski İstanbul’da çocukları yeni yürümeye çıkan anne-babaların, hastalıktan kurtulup ayağa kalkanların ve Ramazan’ın ilk Cuma Namazından çıkanların ‘’kuş azad etme’’ adeti varmış, büyüklerimizden işittiğimize göre...
Azad etmek... Ramazan’ı tarif eden en güzel kelimelerden...
Kendini, alışkanlıklarını, isteklerini Allah için tutanlara ne mutlu! Kendinden verenlere. Kendini verenlere...
Allah için yavaşlatmak kendini, Allah için durup düşünmek, nice dünya dalgasıyla köpürmüş kalbin durulması için gayret etmek, durulmasa bile en azından sakinleşmesi için çaba sarf etmek... Hep gittiğin ve ezberlediğin yolları kısa süreliğine de olsa değiştirmek... Allah için seçmek güzel sözü, tahammülü, sabrı... Ve Allah için kaçınmak... Kendinden bağımsız, kendine rağmen özgür olabilmenin kısacık bir tecrübesi olarak oruç...
Kendinde seyredebilmek başkasını... Başkasının açlığını, başkasının susuzluğunu, başkasının uykusuzluğu ve yorgunluğunu, başkasının ihtiyacını, başkasının duasını, başkasının hasretini, başkasının umudunu fark edebilmek... Başkasına geçebilmek, kendinden, gündeminden, meselesinden, tutkunu olduklarından ibaretleşmiş, daracıklaşmış, terlemiş o bunaltıcı ezberinden dünyanın... Kirişleri kırarak çıkabilmek için oruç...
Ve okumak... Kur’anı. Kainatı. İnsanı. Sevgiyi. Onuru. Emeği. Hakkı. Harfleri, kelimeleri, sayıları okumak. Ramazan’ın okumalara dair bir hasret olduğunu hissedebilmek...
Meyve dolu dallarını göklere yükseltmiş güzel bir ağaç gibi kurabilmek için sözünü. Sözün yolunu Kur’andan geçirebilmek. Ayetlerle hasbihal. Anlama, anlayış girişimi olarak Ramazan... Konuşmak için ağızların bir, işitebilmek için kulaklarınsa iki olduğunu fark edebilmek için oruç... Az konuşup, çok dinleyebilmek için... Selam diyebilmek adına ve Selamı işittiğinde gülümseyebilmek için oruç... Hiddetten, öfkeden özgürleşebilmek için oruç...
Yoklayıştır Ramazan... Hastaları, yetimleri, evsizleri, yurtsuzları, gözleri çalınacak kapılarda takılı ihtiyarları yoklamak... Yoklamak kalbimizin bedendeki o küçük ama anlamlı yerini. Ve kalbi açabilmektir oruç. Şerh edebilmek gönlümüzü... Kalbini açacak anahtarı, iftarı müjdeleyen bir ezan vaktinde bulabilmek...
Bölüşmek, paylaşmak, ekmek ve su kadar, huzuru ve izzeti de başkalarıyla paylaşabilmek... Sevdiklerinden verebilmeyi deneyerek... Yükten kurtuluştur oruç. Prangalarımızdan kısa bir süreliğine de olsa kurtuluş...
Allah içindir oruç. Ölmeden evvel, hayatın o hep ezberleyegeldiğimiz hallerini Allah için’leştirebilmek girişimidir. Bazen çölün bazense buzun içinden geçerken, yapayalnızlığın dibine sürtünecek nefsin, kah yanarak kah donarak ama herhalükarda şaşırıp titreyerek yürürken Allah ile başbaşalığımızdır oruç...
Oruç nişanımızdır alnımızın yazısıdır, Mü’min oluşun mührüdür oruç.
Bir iftar vakti, kendinden çıkıp, İslam milletinin bir küçük ferdi oluşumuzu idrak ediştir. Pasaportların, vizelerin, hudutların, mayın tarlalarının, bekçilerin tek tek aşılarak, coğrafyaların aşıldığı, atlasların ve denizlerin kapılarının ardına kadar açılıp bir ucuyla Ahiret yurduna bitiştiği bir demdir oruç...
Oruç, tekil ve biricik insanı, aynı anda çoğul ve cümle kılan sırdır.
‘’Ben’’den ‘’Biz’’e geçişin, insanı azad kılan hakikatidir Ramazan...