Maç başlamadan bile önce, Beşiktaş’ın karşısına dikilen en önemli tehlike; rakibinin puan cetvelindeki acı sıralamasıydı... Bu duruma bakıp, mücadeleyi kolayca kazanacaklarına yönelik bir rahatlığa düşebilirlerdi. Öyle olmadı... Beşiktaş, maça başladığı andan itibaren isteğini/iddiasını/gücünü ortaya koyan bir kararlılık içindeydi.
Bu yüzdendir ki; Talisca’nin iki, Quaresma’nın bir gol girişimi ile, Pepe’den çok daha önceden öne geçebilirlerdi... Talisca daha 18’inci dakikada skoru ikilediğinde; aynı pozisyonda gidip gidip gelen topa, üst üste üç kez vurarak, az görülen bir örneği tekrarladı. Bu sezon ikinci kez oluyor.
***
Evet, Karabükspor hiçbir varlık gösteremedi... Gücü sınırlı ve sorunlu görülse de; oynadığı temiz/art niyetsiz/dürüst oyun biçimi, bana çok sevimli geldi. Yedikleri gollerle; durumlarının daha da kritik noktaya düşmesinden kaynaklanan bir gerilime girmediler. Adriano omuz atsa da, tahrik olmadılar. Bu durum, kayda değer bir övgü sebebi olduğu için; üzerinde durduk. Konuk takıma bir teşekkür gerek.
***
İkinci yarı başında skorun 3-0 olması... Beşiktaş’ın bunu yeterli bulması... Karabükspor’un kaderine razı olması... Hepsi birden, maçın kendi doğal akışı içinde kalmasına yolaçtı. Zorlama olmadı.
Oğuzhan’ın bu sezonki kayıp hali, bir türlü düzelmiyor. Geçmiş yıllardaki Oğuzhan gerçeğini bilenler, onun bu görüntüsünden (Şikayetçi olmasa bile) en azından mutlu değil. Ne oldu bu çocuğa?..
Love’un oyuna girer girmez gol atması, ona yönelik umutların daha da yeşermesine yol açtı. İnşallah Bayern maçına kadar, daha da havaya girer.
Dün gece sıfır sorunlu bir maç oldu.