Bundan 10 sene evvel Umre nasip olmuştu, şimdi Haccın eşiğindeyim elhamdulillah.
Cidde’de “Rahmân’ın Misafirleri Hoş Gelmiş” yazılı bir tabelayla karşılandık, içimiz ısındı.
Kelimenin tam manasıyla hoş bulduk.
Efendimiz Sallallahu Aleyhi Ve Sellem’in yüzünü okşayan sıcak esinti bizim de yüzümüzü okşadı, hoş bulduk.
En zengininden en fakirine kadar herkesin aynı kıyafeti giydiği bembeyaz bir memleket; hoş bulduk.
Arap kardeşlerimiz üç-beş kelimelik Arapça dağarcığımıza çocuklar gibi seviniyorlar, hoş bulduk.
Kâinatın merkezi Kâbe’ye doğru ilerlerken soldaki bir tepeyi göstererek “Resulullah aleyhisselatı vesselam Mekkelilere ‘Şu tepenin ardında bir düşman ordusu var desem bana inanır mısınız?’ diye sormuştu ya; işte o tepe” dediler, hoş bulduk.
Ve Beytullah.
Beytullah’uın etrafında döne döne aslını arayan Ümmet-i Muhammed.
Birbirini kıran Ruandalı Tutsi ve Hutuların Müslüman çocukları da burada, omuz omuza.
Hoş bulduk.
Mescid-i Haram’ı tertemiz tutan, Rahmân’ın misafirleri sözkonusu olduğunda keskin siyasî angajmanlarını bir kenara koyup herkese eşit muamele eden, dünyanın en büyük organizasyonunun üstesinden her sene yeniden ve yeniden başarıyla gelen Suudi Arabistan Krallığı’nın “Hadim-ul Harameyn”liğini de hoş bulduk.
Mü’minlerin birbirine kırıcı söz söyleyemeyeceği bir yer ve zamandayız.
Rahmân, rahmetini esirgemesin bizden; Filistin’de, Suriye’de, her yerde yollarımızı birleştirsin Suudi Arabistan’la; müşterek yolumuzu hak eylesin.
***
Şimdi Hacca yoğunlaşmalıyız.
İnsanlara söyleyecek fazla sözümüz kalmamalı.
Lebbeyk, Allahumme Lebbeyk...