Tıbbi nane yaprağı çayı kanser radyoterapisine bağlı hasarların önlenmesinde yararlı olabilir.
Her gün çeşitli şekillerde iyonize radyasyona maruz kalıyoruz. Yaşamımızı kolaylaştırdığı için, güvenlik amacıyla ya da hastanelerde hastalıkların teşhisi ve tedavisi amacıyla kullanılan cihazlar, sinirsel iletimde yaralanmalar ve sorunlara yol açabilmektedir.
Gama ışınları gibi iyonize radyasyon, canlı dokulardan geçerken hidroksi radikalleri ve süperoksitler gibi reaktif serbest radikallerin oluşumuna yol açmaktadır. Meydana gelen bu radikaller vücutta hücre elemanlarını (DNA, proteinler veya hücre zarı) etkileyerek hücre hasarı, hücre işlev bozuklukları ve ölümüne varan bir seri tepkimeye neden olabilmekte ve neticesinde demiyelinasyon (sinirlerin miyelin kılıfı hasarı) ve normal hücre döngüsünde bozukluklara yol açabilmektedir.
Diğer taraftan, bazı kanserlerin tedavisinde radyasyondan tek başına ya da cerrahi veya kemoterapi uygulamaları ile birlikte de yararlanılmaktadır. Ancak seçiciliği bulunmadığından normal hücrelerde, özellikle radyasyona hassas dokularda (lenfoit organlar, kemik iliği, yumurtalıklar, bağırsak bezleri) geçici ya da uzun süreli fibrotik hasara yol açması sorun oluşturmaktadır. Bu olumsuz yan etkinin önlenebilmesi amacıyla geliştirilen bazı sentetik ilaçların da uygun dozlarında bile zararlı etkileri söz konusudur.
Tıbbi nane (Latince bilimsel adı ile Mentha piperita), baharat olarak kullandığımız naneden farklı olarak mentol taşıyan bir uçucu yağ taşımaktadır. Dolayısıyla karakteristik olarak hepimizin bildiği mentol kokusu vardır. Deney hayvanları üzerinde yürütülen araştırmalar nanenin vücut için zararlı olmayacak miktarlarda uygulandığında iyonize radyasyonun zararlı etkilerini önleyebileceğini göstermektedir. Karşılaştırmalı çalışmalarda nanenin bu etkisinin, aralarında yakından tanıdığımız kır iğdesi, ginseng, zencefil vd. bulunduğu gibi birçok bitki içerisinde en kuvvetlisi olduğu belirtiliyor. İlginç olan, nanenin hem suda çözünen (polar) hem de suda çözünmeyen (polar olmayan) bileşenlerinin etkili olması.
HASAR OLUŞMADAN ÖNCE KULLANILMALI
Suda çözünmeyen bileşenleri arasında uçucu özellikteki mentol, sineol, gibi bileşenlerinin etkili olabileceği; suda çözünen kısmında ise oksidatif hasarı önleyici özellikteki polifenolik (rutin, hesperidin, kafeik asit, karnosik asit, karnosol, rozmarinik asit) bileşenlerin etkili olabileceği bildiriliyor.
Yürütülen 2013 tarihli çalışmada taze tıbbi nane yaprakları 80 derece su içerisinde geri çeviren sistem ile 36 saat kaynatılması ile elde edilen özüt kullanılmış. Farelere bu özüt 7 gün süreyle kilogram vücut ağırlığı başına günde 1 gram miktarda uygulanmış ve ardından gama-ışınlarına maruz bırakılmış. Sonuçlar hayvanların beyinlerinde radyasyonun etkileri ölçülerek değerlendirilmiş.
Peki, insanlar için tıbbi naneyi nasıl uygulamalıyız?
Araştırmalar tıbbi nane yaprağının radyasyona karşı koruyucu etkisini gösteriyor. Yani hasar oluşmadan önce kullanılmalı. Bu önemli! Bir kapaklı demlik ya da kapaklı bardak içerisine tıbbi nane yaprağı taşıyan güvenilir marka demlik poşet konulduktan sonra üzerine, taze kaynatılıp 80 dereceye ılıtılmış su ilave edilir, ağzı hemen kapatılarak 10-15 dakika demlenmeye bırakılır. Bu suretle tıbbi nanenin hem suda çözünen, hem de çözünmeyen uçucu bileşenlerinin (mikro parçalar halinde suyun içerisinde dağılır) demlenen çayın içerisinde kalarak etkisini göstermesi sağlanabilecektir. Bu şekilde hazırlanan çayın, en azından her akşam yemeğinden sonra herkes tarafından tüketilmesi gün boyunca habersiz olarak etkilendiğimiz radyasyon risklerinin bertaraf edilmesinde yararlı olabileceğini düşünüyorum. Diğer taraftan, kanser radyoterapisi gibi durumlarda ise kullanılan miktarın artırılması, en az üç-beş poşetin gün içerisinde tüketilmesi gerektiğini öngörüyorum.