
Trump geldi, böyle oldu.
Avrupa'nın en talep gören ülkesi olduk.
Sırayla methiyeler düzülmeye başladı; o da yetmedi o meşhur silah ambargoları birer birer kaldırılmaya başlandı.
"Türkiye'nin savunması demek İspanya'nın savunması demektir" sözü aslımda bütün bu övgü düzme sırasının gerçek sebebinin ne olduğunu kısacık, tek cümlede özetleyiveriyor.
Ama sıralamayı değiştirmek gerekiyor.

Yani ilk resimde anlatılmak istendiği gibi mesaj tekti: Aynı gemideyiz.
Çünkü artık Amerika Birleşik Devletleri'nin 'güvenlik şemsiyesi' altında gölgede olma keyfine 'hoşça kal' demenin arifesinde Avrupa ve tehdit artık hiç olmadığı kadar yakın ve bir zamanlar 'karşı kampta' olan ile işbirliği için Avrupa güvenlik şemsiyesini olduğu yere bırakıveriyor.
'İlginç günler göresiniz' sözünün vücut bulmuş hali günlerdeyiz; daha ne göreceğiz acaba dedikçe öyle bir gelişme yaşanıyor ki bir öncekine resmen 'rahmet okutuyor'.
Avrupa içinde Avrupa işbirliği modeli adım adım oluşturuluyor; hem de bir önceki modelden apar topar çıkan ülke tarafından ve orada yıllardır kapıda tutulan Türkiye ile işbirliğine methiyeler düzülerek yapılıyor.
Daha da ilginci bu kez Hırvatistan, Türkiye'nin Avrupa Birliği üyelik sürecini desteklediğini açıklayıveriyor. Bayram değil seyran değil diyemiyoruz tabii çünkü her şey aşikar.

Yetmiyor; Fransa Emmanuel Macron'un ağzından 'arı kovanına resmen çomak sokuyor'; sanki süregelen tansiyon yeterince yüksek değilmiş gibi daha da el yükseltiyor.
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Avrupa'nın 'hiçbirimizin yetişkin yaşamımızda görmediği ölçekte açık ve mevcut bir tehlikeyle' karşı karşıya olduğunu söylüyor.
Bu da insana ister istemez 'bir cisim yaklaşıyor' dedirtiyor.
Çünkü Fransa Cumhurbaşkanı Macron, tüm Avrupalılara Rusya ile savaşa hazırlanmaları çağrısında bulunuyor.
