Şenol Güneş sakat olan Tosiç dışında onbiri değiştirmemişti. Oyun ilkesi de aynıydı. Coşkulu bir hızla önde basarak, önde çoğalarak giriştiler mücadeleye.
Trabzonspor bunu bekliyordu. Paniksiz bir biçimde alan daraltarak karşıladı Beşiktaş’ı. Bir tek Mustafa, Cenk’e yakın oynuyordu. Cenk’in arkasındaki üçlü değişerek görev yaptıkları için pek kontrole girmediler, ne varki onlar da fazla hareket alanı bulamadılar.
Beşiktaş tempolu, çok paslı arayış içindeydi, ama dar alanları aşamadı. 20 dakika kadar sonra, rakibine yol vermeyen Trabzonspor, kendine hücum yolları bulmaya başladı. Çünkü kalabalık öne çıkan Beşiktaş, dönüşte alan daraltmayı beceremiyordu. Trabzon böylece daha geniş alanlar bularak hücum etti. Şut şansları ele geçirdi. Hakemin faul değerlendirmelerine sinirlenen çoğu Beşiktaşlı giderek gerginleşince kendini oyuna vermede aksamaya başladı. Hakem Palabıyık zaman zaman güven vermeyen kararlar aldı. 3.dakikada Mustafa’nın ceza alanına girmekte olan Oğuzhan’ı itmesine cesur bir kararla yaklaşabilirdi.
Beşiktaş’ın da Trabzon’un da maça konsantrasyonlarının ve özgüvenlerinin yerinde olması maçın akışına hız ve güzellikler kattı. Trabzonspor ligin ilk maçına oranla çok daha kendine gelmiş, takım kimliğine bürünmüştü. Karşılıklı özgüven zaman zaman karşılıklı gerginlikleri de getirdi. Sarı kartlara davetiye çıkardı. İkinci yarıda akıl almaz gelişmeler oldu. Önce Gökhan net pozisyonda topa vurmadı! Sonra Beşiktaş savunmasını iyice boşaltıp golü yedi! Quaresma jeneriklik golle beraberliği buldu! Bu güzelliği üreten adam, hakem düdük gösterip ikaz etmesine karşın, atış düdüğü çalmadan topa vurup ikinci sarıdan oyun dışı kaldı! Bu durum zaten savunma yapamayan Beşiktaş’a büyük zorluk oldu. Özeti şu maçın: Trabzon hızla gelişiyor, Beşiktaş’ın savunma öğrenmeye çok ihtiyacı var.