Ankara ile Şam arasında devam eden diyalog arayışlarının sahadaki kaostan beslenen fırsatçıları ve en başta da PKK terör örgütünü rahatsız ettiği çok açık.
Geçen hafta önce Kayseri'de Suriyeli sığınmacılara, eş zamanlı olarak Suriye'nin kuzeyinde Türklere karşı sahnelenen provokasyon kısa sürede sönümlendi, saldırganlara bayrak itinayla öptürüldü ama PKK cenahındaki huzursuzluk dinmiyor.
2012'den beri ABD eliyle semiren PKK işgal ettiği alana hakim olamadı.
Son olarak Şam yönetimiyle uzlaşarak legalleşmeyi umuyordu, o da olmadı.
Tam da bu yüzden rasyonel bir diyalog zemini arayan Ankara ile Şam'ı sabote etmeyi deniyor şimdilik.
SÜRECİN KISA TARİHİ
Bu sürecin nasıl oluştuğunu anlamanız için kısa bir kronolojiyi takip etmenizi isteyeceğim. 2024 başından başlayan bu çizelgeyi biraz kendi takibim biraz güvenlik ve diplomatik kaynaklardan edindiğim izlenimle oluşturduğumu belirtmeliyim.
- Ankara – Şam ilişkileri Arap baharı ve Suriye iç savaşıyla beraber gerildi ve koptu.
- Uzun süren ilişkisizliğin ardından dönemin Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Suriyeli mevkidaşıyla Ekim 2021'de ve Mayıs 2023'te iki kez görüştü, aşağı yukarı bir çerçeve belirdi ama devamı hemen gelmedi.
- 2024'ün başında başka bir arayış başlamıştı. ABD'nin Irak'tan çekileceği konuşuluyordu. Bu esnada Moskova'nın Suriye Özel Temsilcisi Lavrentiyev SDG'ye hitaben "er ya da geç ABD Suriye'den de çekilecek, o zaman derdinizi Şam'a anlatırsınız" deyince...
- ...PKK panikledi. Şam ile görüştüklerini duyduk o aralar. Hatta SDG'nin Suriye rejimini uzlaşmaya ikna etmek için "petrol paralarını paylaşmayı (işgal ettiği Suriye petrolünün parasını yani) ve muhaliflerin kontrolündeki bölgeyi beraber geri almayı teklif ettiği de söylendi.
- Ama anlaşma olmadı, 8 Nisan'da SDG, Şam ile görüşmelerden sonuç alamadığını ilan etmek zorunda kaldı.
- Ve Aralık 2023'te kabul ettiği sözde anayasaya dayanarak işgal ettiği bölgelerde 30 Mayıs'ta yerel seçime gideceğini duyurdu SDG. Bu arada sözde anayasa mevcut Suriye'yi yok sayarak hayali bir Suriye üzerinden haritalar çiziyor.
- ABD İsrail ve Ukrayna ile meşguldü, taraflarda bir "Suriye yorgunluğu" vardı ama Türkiye gayet zindeydi. Sahada seçimlere itirazlar, aşiret ayaklanmaları oldu. Seçimler 11 Haziran'a ertelendi. Türkiye yine devreye girdi. ABD de "şartlar uygun değil" diyerek engelledi SDG'yi. Seçimler bu kez belirsiz bir tarihe ertelendi.
- Suriye Devlet Başkanı Esed işte bu gelişmelerin ardından yaptı "Türkiye ile görüşmeye hazırız" açıklamasını. (Şam'ı ikna eden şartları 9 Temmuz tarihli yazımda anlatmıştım.)
PKK-SDG-DEM KOROSU
Sürecin kısa tarihi böyle. Esed ile Erdoğan arasındaki "görüşürüz" düeti PKK/SDG'yi fena inletiyor ama.
SDG elebaşı Mazlum Kobani, sözde özerk yönetim eş başkanı Koçer, güya Suriye Demokratik Konseyi, PKK'ya iltisaklı sözde çeşitliliği temsilen 33 parti peş peşe açıklamalar yapıp tarafları "tehdit" (!) ettiler.
Gerekçeleri Suriye'yi korumak (!), Suriye halklarının hakları (!), halkların iki başkentin yakınlaşmasına direneceği (!?), "Suriye'nin geleceğinin çalındığı (?) gibi illüzyona dayalı bir dolu zırva. Yersen tabii.
Şunu da atlamayalım ayrıca. Terör örgütü Türkiye sözcüsü DEM Parti de PKK/SDG ile eş zamanlı olarak katıldı aynı koroya. Söylediklerinin
MECLİSTE PKK PROPAGANDASI
Önceki gün TBMM'de bir şahıs şöyle dedi mesela: "Suriye ve Rojava'da savaşın bitmesi için Kürtlerle diyalog kurulmalı, Mazlum Kobani ile görüşülmelidir".
"Kürtler"den kastı PKK'nın Suriye kolu SDG. Kobani de SDG'nin elebaşı.
Bunu söyleyenin DEM'li Ömer Öcalan olduğunu aktarayım da tam olsun.
Terörist başı Öcalan'ın yeğeni, PKK'nın borazanı olmak dışında hiçbir özelliği olmayan Öcalan'ları sırayla Meclise sokuluyor biliyorsunuz.