Son haberi biliyorsunuz:
Terör örgütü PKK’nın Suriye kolu PYD, Şanlıurfa Akçakale karşısındaki Tel Abyad’da ‘kanton’ ilan etti.
PYD’nin ajansı ANHA ise kanton değil ‘özerklik’ ilan edildiğini duyurdu. Ajansa göre kararı ‘Tel Abyad İhtiyarlar Meclisi’ almış.
Öncesindeki bakınca bir ‘şablon’ proje görülüyor:
“ABD uçakları bombalar, DAEŞ/IŞİD çekilir, PYD güçleri girer, kontrollerine girmeyen Kürt aşiretler, Araplar ve Türkmenler bölgeden sürülür ve kanton ilan edilir.”
Örnek:
24 Ekim 2014’te Mısır’ın El Ahram gazetesi, “PYD’nin Kobani (Ayn el Arab) çevresinde etnik temizlik yaptığını” yazdı. Gazeteye göre ‘PYD yanlısı olmayan Suriyeli Kürt partileri’ de bunu doğruluyor. ‘Devrimci güçler koalisyonu’ adlı muhalif yapılanmanın üyesi olan 11 Kürt partisinin PYD’ye yönelik suçlamaları şöyle: PYD Kobani ve diğer bölgelerde bir Kürt devleti kurmak için Esad yönetimi ve İran’la anlaştı; muhalif Kürtleri ve 250 bin Arap’ı bölgeden sürdü. Direnen köyleri anlaşarak IŞİD’e devretti.”
- 14 Haziran’da PYD, Tel Abyad’a bağlı Türkmen köyleri Hamam, Dedeler, Babıl Hava, Bilal Çete ve Sirt köylerini boşalttı. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Jeff Rathke, “PYD’ye, geçmişte Kürt rakip siyasi partilerin sindirilmesi dahil insan hakları sicillerine dair kaygılarımızı kendilerine dile getirmiştik” dedi.
- 15 Haziran’da Suriyeli 15 muhalif grup, ortak basın açıklaması yaparak, “PYD’ye bağlı YPG güçlerinin, uluslararası koalisyonun desteğiyle Haseke’nin batı kesimleri ile Tel Abyad bölgesinde yaptığı etnik ve mezhepsel temizlik ve saldırılar nedeniyle halkın köylerini terk etmek zorunda bırakıldığını” belirtti.
- 23 Haziran 2015’te ABD Büyükelçisi John Bass, STAR’a verdiği röportajda “Suriye’nin kuzeyinde sürdürülen çatışmanın bölgenin demografisini kalıcı bir şekilde değiştirmek amacıyla kullanılmasına karşı çıkıyoruz” dedi.
- 7 Ağustos’ta ‘Bir batılı diplomat’ da “PYD stratejik müttefikimiz değil, taktik işbirliği yapıyoruz. Demografik yapıyı değiştirmek için IŞİD’le mücadeleyi kullanan bir yapıya asla izin vermeyiz” diye bunu teyit etti.
- 13 Eylül’de Uluslararası Af Örgütü, PYD’nin kontrolündeki 14 köy ve ilçeyi gezerek aksini söyleyen bir rapor yayınladı: “PYD ve YPG savaş suçu işliyor. Suriye’nin kuzeyinde DAEŞ’in kontrolündeki bölgenin Şubat 2015’de YPG’nin kontrolüne geçmesiyle Arap ve Türkmen köyleri PYD’nin yönetimindeki özerk idare tarafından ateşe verildi ve köylüler bölgeyi terk etmesi için ölümle tehdit edildi. Köylülere “Gitmezseniz ABD’li koalisyona sizin terörist olduğunuzu söyleriz, uçakla vururlar” dediler. Çatışmalardan etkilenmeyen köyler de boşaltıldı. Bu, uluslararası hukukun ihlalidir. YPG, otoritesini suistimal ediyor; sivillerin evlerini kasıtlı şekilde yıkarak, köylerin tamamını yakarak, savunabilir askeri bir zemin olmadan köylüleri yerlerinden ederek uluslararası insani hukuku yüzsüzce küçümsüyor. Bu, savaş suçları işlediği anlamına geliyor.”
BM Genel Sekreter Sözcü Yardımcısı Farhan Hag, raporu ciddiye aldıklarını, sorumluluğu tespit edilenlerin yargı önüne çıkarılması gerektiğini söyledi.
- 21 Eylül’de Birleşmiş Milletler Suriye Raporu’nu yayınladı: “YPG, Suriye’deki bazı bölgeleri yağmaladı ve tahrip etti.”
‘Proje’ böyle işliyor.
PYD Başkanı Salih Müslim “halkın kararı” diyor.
Hangi halkın?
Zorla göç ettirilen, ‘velev ki’ çatışmadan kaçan halkın mı?
Türkiye’ye sığınmış yüzbinlerce Kobanili, Tel Abyadlı oy mu kullanmış ‘kanton’ kararında?
***
PYD, ABD’nin ‘piyadeliğini’ yapıyor. Son haberlere göre yeni sefer görevi DAEŞ’in merkezi Rakka...
Ancak PKK’nın bundan kaçınarak, PYD’yi ‘batı’ya, Cerablus’a girmek için ABD ile pazarlığa zorluyor. Cerablus, Karkamış sınır kapısının karşısı ve Türkiye’nin ‘DAEŞ’ten temizlenerek ÖSO’nun girmesini istediği bölge.
Bakalım ABD ‘stratejik müttefiki’ ile ‘taktik destek’ verdiği PYD arasında ne tercih yapacak?