PYD üstüne ahkam kesenlerin tamamına yakını PYD’nin gerçek yüzünü bilmiyorlar.
O yüzden öncelikle doğru bilgiler lazım.
PYD, Suriyeli Kürtlerin kurduğu bir örgüt değildir.
PYD, PKK’nın Suriye kolunun adıdır ve Kandil’de kurulmuştur. Tıpkı Irak ve İran’da PKK’nın kollarının olduğu gibi... Suriye’nin PKK’sı olan ve bütünüyle Kandil’in emrinde olan PYD silahlarıyla yerleştiği Rojava’da öncelikle Barzani yanlısı Suriyeli Kürtleri topluca tehcire tabi tutmuştur.
Barzani yanlısı Kürt kanaat önderlerine ve politik aktörlerine yönelik siyasi suikastlar ve tutuklamalar ise cabası... PYD’nin Suriyeli Kürtlerin yurdunu savunan bir direniş örgütü olduğu iddiası tamamen yalandır. PYD’nin içinde elbette Suriyeli Kürtler vardır ama özü itibariyle PYD Türkiyeli bir örgüt olan PKK’nın ideolojik iktidar aygıtının bir kolu hükmündedir.
***
Biraz geriye dönelim şimdi...
Suriye Kürtlerinin varlığının tanınmadığı, dahası ve en fenası nüfus cüzdanlarının bile olmadığı bir dönemde PKK Suriye rejimi tarafından baş tacı ediliyordu. PKK lideri Şam’da krallar gibi ağırlanıyordu. Bir yanda baş tacı edilen ve Türkiye’ye karşı kullanılan PKK, öbür tarafta kimlikleri inkar edilen ve zulme maruz bırakılan Suriyeli Kürtler... PKK, Suriye’nin kucağında Türkiye ile savaşırken nedense bir tek gün Suriyeli Kürtlerin hak ve özgürlüklerini diline dolamadı. “Türkiye’de Kürt sorunu vardır!” diyerek savaş sürdürdüğünü söyleyen PKK ne hikmetse diktatoryal Baas rejimi için tek kelime etmiyordu.
Sahi Suriye’de “Kürt sorunu mu yoktu?” yoksa?
Baas rejimine bir tek kurşun sıkmayı aklının ucundan geçirmeyen PKK, Şam rejimi devrilmek istendiğinde de diktatoryal rejimin safında yer aldı. PKK liderini Şam’da krallar gibi ağırlayıp Türkiye’ye karşı kullanan Baba Esed’den sonra oğul Esed de Türkiye’nin başına bela olsun diye Rojava’yı altın tepsi içinde PYD’ye teslim etti. PYD bir tek kurşun sıkarak Rojava’ya sahip olmadı yani. IŞİD’le savaşan PYD, bugün bile Şam rejimini eleştiriyor değil.
İşbirliği her düzeyde tam gaz...
***
IŞİD Rojava’ya yöneldiğinde ne oldu? PKK’nın silahlı güçleri çil yavrusu gibi dağıldılar. Derin bir yenilgiyle karşılaşmak üzereyken Türkiye’nin/AK Parti hükümetinin yardımı sayesinde imdatlarına ağır silahlarla koşan Barzani peşmergeleri sayesinde IŞİD saldırısını püskürtebildiler.
PYD ile Barzani arasında bir anlaşma imzalandı Erbil’de. IŞİD tehlikesi bertaraf edildikten sonra Rojava’da ortak bir yönetim kurulacaktı. Barzani yanlısı Suriyeli Kürtler bu ortak yönetimin bir parçası olacaklardı. Bir de ortak yönetimin bir üst düzey siyasi istişare organı kurulacaktı.
Burada da Barzani yanlısı Suriyeli Kürtler ile PYD eşit oranda temsil edileceklerdi. Ne oldu peki?
IŞİD tehlikesi ortadan kalktıktan ve Barzani peşmergeleri Erbil’e döndükten sonra PYD sözünde durmadı ve anlaşma hükümlerini bozdu. Şimdi bölgenin tek hakimi ve sahibi. Gücünü de silahlarından alıyor. Bir de arkasına aldığı uluslararası koalisyondan... Baas rejimi de cabası...
İşte PYD de böyle bir örgüt...
Ve PYD’nin Suriyeli Kürtlerle olan ilişkisi de bu minvalde... PYD’yi Suriyeli Kürtlerin direniş örgütü olarak baş tacı edenler bu gerçekleri bilmiyorlarsa öğrensinler de ona göre konuşsunlar... PYD Suriyeli Kürtlerin kazanımı için savaşan bir örgüt değil, malum devletlerin ve Şam rejiminin Türkiye’ye karşı kullandığı bir aparat sadece...
***
Türkiye’nin endişesi PYD’nin bu kirli ilişkilerinden kaynaklanıyor. Barzani yönetimi de aynı gerekçelerle PKK/PYD varlığından rahatsız. Türkiye’nin/AK Parti’nin Suriyeli Kürtlerin kazanımından rahatsızlık duyduğunu söyleyenler yalan söylüyorlar. Çünkü PYD’nin bölgedeki varlığının Kürt kazanımıyla veya Kürt devletiyle bir alakası yok. Kurulmak istenen PKK devleti, son tahlilde Kürtlerin kazanımlarını da berhava edecek bir emperyalist projenin ayağını oluşturuyor. Tıpkı IŞİD gibi...
Bölgeyi kendi çıkarları için dizayn etmek isteyen güçler bir yanda IŞİD, öbür yanda PKK’yı kullanıyorlar. Bakmayın siz her ikisinin birbiriyle çatıştıklarına. Gerçekte her ikisi de o üst akla hizmet ediyor. O emperyalist akla... Türkiye/AK Parti düşmanı akla...
Türkiye’nin kendi içine yönelik bu hamle karşısında tedbir almasından daha doğal ne olabilir ha söyler misiniz?