Katar krizi çıktığı andan itibaren CHP ve HDP’nin argümanlarına bakınız.
Tek bir merkezden çıkmış gibiler.
Meclis genel kurulunda kürsüye çıkan her CHP’li ve HDP’li sözcü ABD’nin tezlerini savunuyor.
İlginçtir, her ikisi de lafı geldi mi solcu geçinir, anti-emperyalist ve anti-Amerikancı geçinir.
Deniz Gezmiş ve Che Guvera edebiyatını da dillerinden düşürmezler.
Katar’a, ABD’nin ve katarındaki Arap ülkelerinin niye karşı olduğunu anlamak hiç zor değil.
Peki bu CHP ve HDP’ye ne oluyor?
Sadece Katar karşıtlığı yapsalar iyi, İhvan ve Hamas üzerinden “terör örgütleri” edebiyatı yaparak iyiden iyiye Amerikancı-Suudçu bir çizgiye gelip oturuverdiler.
HDP, ABD bayrakları altında milis gücü olarak vuruşan terör örgütü PKK’nın siyasal partisi.
O yüzden HDP’nin Amerikancı bir eksende politika üretmesine diyecek bir şey yok.
Peki CHP’ye ne oluyor?
Kılıçdaroğlu CHP’si Suriye PKK’sını, yani PYD’yi “Özgürlük savaşçısı” olarak görüyor.
Kılıçdaroğlu’nun bu yöndeki demeçleri arşivlerde duruyor.
PYD’nin bir terör örgütü olmadığını, tam tersine kendi topraklarını korumaya çalışan bir özgürlük hareketi olduğunu mealen söyleyen Kılıçdaroğlu’nun kendisi.
Peki HAMAS niye terör örgütü?
HAMAS kendi topraklarını işgalcilere karşı korumanın dışında ne yapıyor?
İsrail'in acımasız saldırılarına karşı geçmişte zaman zaman sivil unsurları da hedef alan kimi saldırılarını eleştirmekle beraber sormak lazım: HAMAS kimin topraklarını işgal etmiş de biz bilmiyoruz?
HAMAS sandıktan çıkmış bir iktidarı temsil ediyor Gazze’de.
Ve bugün geldiği noktada iki devletli bir çözümü savunuyor.
İsrail-Filistin meselesinin de BM’nin öngördüğü çerçevede çözülmesi gerektiğine inanıyor.
Sorunun siyasi ve diplomatik yollarla çözümünü öncelediğini söylüyor.
Türkiye’de HDP’ye laf kondurmayan CHP, niye bir siyasi parti olarak HAMAS’ı tıpkı ABD ve işbirlikçileri gibi “terör örgütü” olarak ilan ediyor?
Türkiye’deki PKK’yı dilinin ucuyla “terör örgütü”, PKK’nın Suriye’deki kolunu ise kendi topraklarını koruyan özgürlük savaşçısı olarak selamlayan, dahası PKK’nın siyasal partisi olan HDP’yi bazen HDP’den fazla savunan CHP’nin bu HAMAS düşmanlığının sebebi nedir acaba?
Aynı CHP nedense FKÖ’ye “terör örgütü” demiyor.
Oysa FKÖ bir dönem tüm dünyada “terör örgütü” olarak kabul ediliyordu.
O dönemde de FKÖ’ye sempatiyle bakan CHP ve solcu örgütler, ne hikmetse bugün HAMAS’a ABD’nin ağzıyla “terör örgütü” deyip duruyorlar.
Sizce de ilginç bir beraberlik değil mi bu?
FKÖ laikçi-seküler bir örgüt olduğu için CHP ve solcular nezdinde “iyi”, HAMAS dini bir dünya görüşünü esas aldığı için “kötü”…
Biri özgürlük hareketi, ötekisi terör örgütü!
***
CHP sözcüleri İhvan-ı Müslimin’e, yani Müslüman Kardeşler Teşkilatı’na da “terör örgütü” yaftasını yapıştırıyorlar.
İhvan’ın tarihini bildiklerini hiç sanmıyorum.
İhvan’ın tarihinin hiçbir evresinde teröre başvurmadığını, teröre ve şiddete başvuran dini grupları da, anlayışları da tasvip etmediğini herkes bilir.
Bu bağlamda radikal şiddet yanlısı dini örgütlerin İhvan’ı cihatçı olmamakla, pasifist ve uzlaşmacı olmakla suçladıklarını da herkes bilir.
Bir tek CHP bilmiyor.
Sormak lazım: İhvan’ın geçmişinde başvurduğu bir tek terör eylemi gösterilebilir mi?
CHP “darbeye karşıyız!” diyor.
Ama ne hikmetse Mısır’da sandıkla iktidara gelen İhvan’ı “terörist”, darbeyle gelen Sisi’yi de “meşru devlet başkanı” olarak görüyor.
İhvan’ı sandıktan aldığı iradeyi darbecilere karşı savunduğu için de yerden yere vuruyor.
Rabia meydanındaki şanlı direniş nedense CHP’yi fena halde rahatsız ediyor, ama Sisi’nin darbesi ve katliamı zerre kadar CHP’yi ilgilendirmiyor.
Bu mudur darbe karşıtlığı?
İhvan Rabia meydanında diktatör rejimine karşı ayaklandı.
Tek bir terör eylemine tevessül etmedi.
Gezideki terörist eylemleri sahiplenen CHP nedense İhvan’ın bu barışçıl direnişinden rahatsızlık duyuyor.
Darbe yapıldığında da İhvan gene Rabia meydanında barışçıl bir direnişe kalkıştı ve bedelini çok ağır ödedi.
“Darbeye karşıyız!” diyen CHP nedense darbeye karşı olanları “terörist”, darbecileri de meşru görüyor!
Sisi’den pek memnun olan Kılıçdaroğlu, Rabia işaretinden fena halde rahatsızlık duyuyor.
Katar krizi bir turnusol işlevi gördü.
AK Parti hükümetine “aktif tarafsızlık” telkininde bulunan CHP’nin, kendini ABD blokunun yanında “aktif taraf” olarak konumlandırması, dahası Katar krizini Türkiye’nin içine yayma görevine soyunması önemle not edilmelidir.