ABD merkezli Batı ittifakı, ısrarla Putin karşıtı söylemlerle paylaşım savaşlarına ve kendi çıkarları doğrultusunda pozisyon almaya devam etti.
Ukrayna meselesi üzerinden Rusya'da ayaklanmaları kışkırtma girişimlerinde bulunmalarına rağmen, Rusya toplumu özellikle savaş sürecinde Putin etrafında daha da konsolide oldu.
Bu konuyu defalarca dile getirdim! Putin'in hafife alınmaması gerektiğini, Batı'nın söylemleriyle Rusya'yı yanlış okumanın hatalı sonuçlara yol açtığını makalelerimde sıkça işledim.
Şimdi, dediğim gibi, Putin belki de siyasi kariyerinde ilk kez bu kadar büyük bir coşku ve güçlü katılımla seçiliyor.
Yurt dışındaki Rus vatandaşlarının seçimlere bu denli ilgi göstermeleri de önemli bir anlam taşımalı.
Ukrayna sürecinin başlamasıyla eğer toplumda Putin'e yönelik ciddi sorular oluştuysa, zamanla kendi sorularına cevaplar bulan ve Putin'i haklı gören bir kamuoyu gerçeğiyle karşı karşıya olduğumuzu göz ardı etmemeliyiz.
Evet, Rusya'da muhalif sesler var ve her zaman olacak.
Evet, Putin'i ciddi suçlamalarla eleştiren kesimler şimdi de mevcut ve her zaman olacak.
Ancak toplumun büyük bir bölümünün kendi liderini desteklemesi de bir gerçek.
Putin'in büyük bir oy oranıyla kazanması, karşıt görüşteki Batı ittifakına önemli mesajlar veriyor.
Seçim sonucunu tanımayarak, halkın tercih ettiği lideri yok saymak, aslında Rusya ve liderini değil, tam tersine kendi çıkarları doğrultusunda işine geleni tanıyan, işine gelmeyeni tanımayan tavrıyla Batı'nın kendi güvenilirliğini sarsıyor.
ABD merkezli Batı ittifakı, savaş meydanında istediği sonucu elde edemediğini kabul etmekte güçlük çekiyor ve tüm olumsuzlukların sorumlusu olarak Putin'i göstererek aslında kendi başarısızlığını ilan ediyor.
Çünkü aynı Batı ittifakı, dünya çapında her zaman halkların özgür iradesinden, özgürlüklerden, adil ve tarafsız ilkelerden bahseder.
Tüm itirazlara ve muhalif seslere rağmen Putin, halk tarafından sevilen ve tercih edilen bir liderdir.
Çünkü Rusya halkı, Sovyetler Birliği'nin çöküşünün ardından kaybettiği birçok değerin, Putin sayesinde yeniden kazanıldığına inanıyor. Milli gurur ve çıkarların, Putin aracılığıyla milli bir zafer duygusuna dönüştüğünü görmek, Rusya'da geniş bir kabul görüyor.
Ve elbette, dünyada demokrasiden bahseden Batı İttifakı'nın kendi çıkarlarına göre şekillendirdiği "demokrasi" tanımı, herkesi uykusundan uyandırıyor.
Devletler çöktürülüyor, haritalar yeniden çiziliyor. Bu durumda, özellikle eğitim düzeyi yüksek toplumlarda kendini koruma refleksi daha belirgin bir şekilde ortaya çıkıyor. Herkes Rusya'da Putin karşıtı ayaklanmalar beklerken, Batı'nın Rusya karşıtı tutumuyla karşı karşıya kalan Rusya, Batı'ya karşı daha da konsolide oldu.
Putin'in büyük bir oranla kazanması, bu durumu teyit ediyor...
Rusya'yı bu ölüm-kalım savaşından sağ salim çıkarmadan, hesaplar kapanmadan Rusya toplumunda çeşitli sesler yükselse de, bu sesler kolektif eylemlere dönüşmeyecek. Çünkü Ruslar da, tıpkı bizim gibi, vatanlarına "ANA VATAN" demektedir!